Arif Altunbaş


Terör global bir tehdittir 25.03.2010

Nasıl dün; Yemende, Filistinde, Çanakkalede, Erzurumda, Urfada, Maraşta, Gazi Antepte ve İstiklal savaşında düşmanlarımıza karşı bir millet, bir ümmet olarak omuz omuza yiğitçe savaştı ise, bugün de aynı düşmanların ülkemizdeki piyonları, ajanları, kuklaları ve taşeronlarına karşı aynı iman ve inanç cephesinde birlikte savaşmak ve hareket etmek zorundayız.

 

Bunları yakalayıp, teslim alıp, mahkemeye götürüp ifadelerini almaya, hapse atıp orada dana gibi beslemeye, hapishanelerde ideolojik çalışma yapmalarına fırsat verilmemeli. Nerede bulundu, nerede yakalandı ise vakit kaybetmeden orada temizlenmeli. Çünkü şu anda yaşadığımız bir terör olayının da ötesinde resmen adı konmayan bir savaştır.

 

Bunlar savaş suçlusu da değil. Bunlara savaş suçlusu muamelesi de yapılamaz. Bunlar resmen beyinleri uyuşturulmuş, akılları devre dışı çıkarılmış terörist canlı bombalar. Bunlar iflah ve ıslahta olmazlar. Çünkü bunlar şartlanmış, beyinleri yıkanmış ideolojik manyaklardır. Hapishaneden serbest kalınca aynı cinayetleri işleyecek ve aynı katliamları yapan canilerdir.

 

Üzerlerinde bomba düzenekleriyle masum insanların içine dalıp kendilerini patlatan, birçok suçsuz insanın ölümüne sebep olan bu katillere aslında insan bile denilemez. Bunlar iki ayaklı gezer mayınlardır. Görüldüğü her yerde etkisiz hale getirilmeli ve temizlenmelidir. Güvenlik güçlerine bunları yakaladığı yerde, bunlarla karşılaştığı yerde infaz etme yetki ve izni verilmelidir.

 

Masum insanları öldürmek için planlanmış bu terörist robotları yakalayıp hapishanelerde garibin ve yetimin verdiği vergilerle beslemek ne insanlık ve ne de adalettir. Böyle saçma bir devlet aklı ve adalet anlayışı da olmaz.

 

Batılıların İslam ülkelerine dayattıkları demokrasi kalıpları ve paketleri de birçok saçmalıklarla dolu bir oyun ve oyalamadan ibaret ikiyüzlü hukuk ve basit demokrasi oyunudur.

 

Avrupa ve Amarikada polise ve askere verilen yetkinin onda birini onlar bizim emniyet güçlerimize ve askerlerimize vermemizi istememelerinin altında özgürlük ve demokrasi değil, terör ve kargaşa ortamı oluşturma hesabı yatmaktadır.

 

Fransada olan terör olaylarında Fransız ordusu ve polisi her türlü yetkiyi kullanabiliyor. ABD ‘de elini başının üstüne koymadı diye siyahi bir Amerikalıyı polis gözünü kırpmadan öldürebiliyor. Peki bizde… Yok polis çok oluyormuş, yok askerde bu kadar teröristlerin üstüne gitmemeliymiş…

 

İçimizdeki ahmaklar ve abtallar ellerinden gelse bu ülkeyi 12 Cente PKK’ ya, DHKP-C ‘ye veya emir ve iş aldıkları patronlarına satacaklar. Şerefsizler, hainler…

Müslüman bir ülke Allahın hukukunu terk eder ve Allah düşmanlarının hukukunu kanun olarak kabul ederse olacağı bu işte.

 

Müslüman bir millet Allahın huzurunda değil de, düşmanları olan batılıların önünde eğilir, bükülür ve onlara teslim olursa başı beladan ve musibetten kurtulmaz.

 

Allaha şükürler olsun ki, en az toplumumuzun yarısı bu hakikatleri öğrendi. Şimdi artık kendi özüne, kimlik ve benliğine dönmeye başladı. Kendi benliğimize yönelmekten başka bir yol olmadığını gördü. Zaten onun için batılıların ve düşmanlarımızın hedef tahtası haline geldi Türkiye’nin liderleri.

 

Güçlü millet, güçlü devlet, güçlü ordu hep birlikte Türkiye’ye karşı savaşan PKK ve paydaşlarına, terör örgütleri ve yandaşlarına bu toprakları dar getiriyor. Şehirlere ve masum insanlara yönelen terör olayları kaçacak delik ve mağara bulamayan terörist ve düşman güçlerin sığınacağı son liman haline geldi.

 

Bu liman öyle bir sığ limandır ki, sadece buradan cehenneme imamın kayığı kalkar.

 

e-mail
Yazarın diğer yazılarına Yazarlar bölümünde ulaşabilirsiniz.