Doç. Dr. Ali Türkmenoğlu

 

Çad Anıları - Afrika 20.11.2012

 

Fransiz Hava Yollari ile önce Paris sonra Cad`in baskenti N.Djamena`ya yola cikiyoruz. Ucak ta yaklasik 300 koltuk var ve hemen hemen bütün koltuklar dolu. Uzun yolculukta kendisini daha yakindan tanima firsatini buldugum fakir ve magdur dostu hele „nasil hesap verecegiz hocam“ diyerek beni de sorgulayan Nürnberg`ten yol arkadasim Ömer ile variyoruz gece yarisi.


Hava alaninda gözüme takilan ilk sey elimize tutusturulan evraki doldururken büyük kara bir böcek yanimiza düsünce daha iyi fark ediyorum bulasici hastaliklara karsi vuruldugumuz ignenin degerini.

Havaalani disinda kendileriyle daha önce tanismadigimiz yerli iki arkadasla karsilasiyor ve Cinlilerin idaresindeki otelimize yerlesiyoruz.

 


Cad, Afrikanin ortasinda oldukca stratejik bir konuma sahip. 11 milyona varan nufusu ve Sari ve Lagon Nehirleri Cad gölünde birlesiyorlar.Yetiskin Nufusun ancak yüzde besi okuma yazma bilmektedir. Ulke Ekonomisi tarima dayali. Fistik, hurma ve pirinc yetistirilmekte.Pamuk ihracatin yüzde 80 nini fistik ise geri kalanini teskil eder. Yni olarak 12-13 yildir ülkede petrol cikarilmakta ve sadece petrol gelirlerinin yilda 2 Milyar dolar civarinda oldugu söyleniyor.


Bizim icin ayrilan Kurbanliklari kontrolicin gittigimiz hayvan pazarinda ilk hayal kirikligini yasiyoruz. Sorimlu arkadasa Ömer „bu hayvanlari kabul edemeyiz bunlar kücük ve zayif“ dememi söylüyor bana. 30 büyük bas kurbanliktan sadece 5 tanesini kabul edebilecegimizi söyleyerek ayiriyoruz. Biz iri semiz büyük hayvanlar secerek daha fazla fakir fukaranin et yemesini öncelerken

elindeki malini nakite cevirmek icin takla atan yerli tüccarlarla karsilasiyoruz.

 


N.Djamena sokaklarinda motosikletlerin taksi vazifesi gördügüne sahit oluyoruz. Sari renk kiyafetli sürücüleri ile motosiklerler cirit atiyor sokaklarda. Kadinlarinda motosikletlinin arkasina binerek yolculuk yapabildigine sahit oluyoruz.


Yolda motosikletinin önüne ve arkasina yerlestirilen koyunlariyle yolculuk yapanlari gördügümde sasiriyorum dogrusu. Caddelerde yolda kalmis arizali arabalar ve kaza yapip birbirleriyle tartisan

cok insanlar var.


Petrol gibi yeralti zenginligine sahip bir memleketin yollarinin bu kadar bozuklugu dikkatimizi celbediyor. Burada yasayanlar daha iyisini görmediklerinden olsa gerek hallerinden memnunlar.

Ic savas sebebiyle binlece dul kadin, yetim cocuk ve sakatlarin varligindan haberdar olmamiz bizleri üzsede hakikati degistirmiyor.

 


Engellilerin derneginde kesecegimiz adak ve akika kurbanlarindan istifade icin bekleyen büyük bir kalabalikla karsilasiyoruz. Kiminin kolu kiminin bacagi kiminin gözü kulagi engelliler. Gözlerinden sevindiklerini anladiginiz insanlar birbirleriyle Türkiye ve Almanya dan hayirsever kardeslerimiz gelmis Allah onlardan ve hayir yapanlardan razi olsun diyorlar. Kurbanlarimizi kesiyoruz etler parcalaniyor insanlara dagitiliyor. Gülenler, aglayanlar dua edenler ciglik atanlar hepsine sahit oluyoruz.


Dul ve yetimler dernegine variyoruz. Yol kenarinda büyük bir kalabalik önde cocuklar, arkada anneleri. Cocular ne kadar masumlar, dünyanin diger yer küresinde ben bunu yemem diye aglayan hatta bazi annelerin zorla yemek yedirdigi cocuklara kiyasen bu yetimler cok zayif üstlerinde elbise yok; olaninda da yirtik yada cok eski. Vucutlarinda kaburga kemikleri gözüken cocuklar, insanlik ailesinin bireyleri degil mi? Vicdani olanlarin bu manzara karsisinda harekete gecmemesi nasil bir seydir.“ Komsusu acken tok yatan bizden degildir“ düsturuna inananlar bu masum yetim cocuklari nasil böyle birakabilirler.

 


Cehalet en büyük felaket. Okuma yazma oraninin yüzde 5 lerde dolastigi Cad‘da insanligin vicdanli bireylerine büyük görevler düsmektedir.Gece otel odamizda ne yapabiliriz neden bu haldeyiz? Nasil bu hale geldik yada getirildik? Türkiye Gönüllü doktorlar grubundan doktor Abdulkadir abi ve Ömer le dertlesiyoruz. Gaziantepin gazi sifatina layik bizim cad gazimiz Abdulkadir abi gün görmüs bir istanbul beyefendisi. Dünyaya bakisimiz gayemiz amacimiz varlik sebebimiz insanligimiz müslümanligimiz sorgulaniyor sohbetimizde. Insani ve islami degerlerin yitirildiginden söz ederken yeniden bu degerleri nasil diriltmemiz gerektigi konusunda ilk yapmamiz gereken seyin önce anlayisimizdan baslamamiz gerektiginde hem fikir oluyoruz.


Tecrübelerimizi birbirimizle paylasirken Abdulkdir abinin soruna karsilik Kur’an da adi gecen her peygamberin zamana ve mekana göre uygunlugu konusunu tartisiyoruz. Konu Musa (A.S.) ve onun hizir(?)ile yolculuguna geliyor. „Orada marifet hizir gibi degil Musa gibi olmanin“ gereklerini, yanlis gördügümüzde müdahele etmemizi harekete gecmemizi konusuyoruz. Insan Haklari evrensel Beyannamesi ve Birlesmis Milltler ve dünyada insanlik adina yapilanlar yapilmasi gerekenler konusunda sohbetimiz devam ediyor.

 


Kurban Bayram Günü etraf köy sakinlerinin büyük bir meydanda toplandigi mikrofon sisteminin bozuklugu haricinde büyük bir cemaat topluluguna sahit oluyoruz. Bayram Namazlari burada büyük meydanlarda kiliniyor. Namaz sonrasinda bu civarin Sultan'i ile müserref oluyoruz. Sultan bize ve Türkiye'deki kardeslerimize tesekkür ederim diyor. Buralarda yaklasik 100 köy bir Sultana bagli. O, bir Kabile reisi yada modern anlayista kaymakam yada belediye baskani.


Bir köydeyiz ve burada cocuklara hafizlik yaptirildigi anlatiliyor bizlere. Kurani sadece ezberlemek insanlari ne fakirlikten nede sefaletten kurtariyor. Buralarda adim basi bir Kuran Kursu.

Bir sektör olusturulmus adeta. Allah, Kelamini ve mesajini anlamayi aklimizi kullanmayi emrederken insanlara sadece ezberlemeyi ögretmisler.


Külliye`nin Müdürüne soruyorum: Kur‘andan baska Fikih Usul Hadis Kelam tefsir derslerininde oldugunu söylüyor. „Kizlara ve Hanimlara yönelik dersleriniz var mi“ soruma „hanimlar Mahpus evlerde oturuyorlar“ diyor. Neden soruma karsilik „Allah onlara evde oturmayi emretti“ diyor. Ben kendisine „siz ne kadar zalimsiniz bu anlayis cok yanlis diyorum“. Müdürle kiyasiya bir tartisma yapiyoruz. Anliyorum ki Kur’ani, baglamindan gaye ve amacindan kopararak okumak insanlari siglastiriyor, geri birakiyor. Yada diger bir deyisle sadece arapca bilmek kurani dogru anlamaya yetmiyor.

 


Bir ay önce büyük bir sel felaketi olmus Cad’da, nehir kenarlarinda. Bazi insanlar agac tepelerinde yasamak zorunda kalmislar günlerce. Kestigimiz kurbanlari baskentin hemen kiyisinda selzedeler icin daha ongün önce kurulmus cadirkentte ancak baskentin belediye baskani ve polis görevlilerinin yardimlari ile dagitabiliyoruz. Baskentin Belediye Baskani Türkiye ve Almanya Nürnberg ten gelen yardimlar icin cok tesekkür ediyor.


Musambadan cadirlarin kenarlarina „Unicef“ kendi cadirlarini kurmus, cadirlarin ici bombos.

Bir iki parca et almak icin insanlarin nasil saldirdiklarini görünce acligin büyük bir felaket oldugunun farkina variyoruz. Allah aclikla imtihan eylemesin. Amin!


Sarh vilayetine dogru yola cikiyoruz. 13 saat yolculuktan sonra variyoruz. Büyük bir arazi üzerinde yine kurbanliklarin büyüklerini seciyoruz. Kesime basladigimizda her kurbanligin basinda bir resim cekmek durumundayiz. Abdulkadir Abi ve Ömer resim cekiyorlar. Kesecegimiz hayvanlardan bir tanesi, kendisini tutanlarin elinden kurtulmasi ile Abdulkadir Abinin üzerine atilmasi bir oldu. Aman Allahim, hic hesap etmedigimiz bir olay. Biraz heyacan ve panikten sonra Abiyi yatirdik agacin gölgesine biz isimize devam ettik. Günes batmadan isimizi bitirrmeye calisiyoruz. Kontrol icin tekrar agacin dibine geldigimde bir baktim Abi yok piyasada. Ögrendimki doktora götürülmüs. Eyvah! Ya yanlis bir sey yaparlarsa igne kullanilmis olursa hastalik gecerse vs. Düsüncelerle telefona sarildim. Telefonda konustugum mihmandarlarimizdan Muhammede bagiriyorum. Sen kimden izin aldin nasil bizim arkadasimizi götürürsün? Nereye götürdün ? Sonra Abiyle konustum onun ilk sorusu ne yaptiniz kurbanlari kestiniz mi yetisecek mi? oldu.Günes batmadan bütün Kurbanlarimizi bitirdik elhamdülillah.


Ticani Seyhi oldugu söylenen biriyle karsilasiyoruz. Seyh 2 yada 3 kitap okuyarak kendisine büyük ilimler verildigini hatta Mühendis , Ziraatci , elektrikci oldugunu iddia ediyor biz de dinliyoruz. Kurandan ayetlerle konusmasini süslüyor seyh. Ömerìn sorusuna karsilik biraz bocalasa da yine baska ayetlerle örtbas etmeye calisiyor. Kendisinden ögrendigimize göre 53 yasinda 31 cocugu var tabiki dört hanimdan. Hanimlardan biri artik islama hizmette kusur gösterirse hemen bosayip bir digerini adigini söylüyor, tabiki sadece islama hizmet icin(!?)


Geldigi toplumda ki Kadin anlayisini yikan, kadina bir mal esya gibi bakan, miras vermedigi gibi miras edilen bir kadin anlayisindan haklarda esit seviyeye getirilen, ama degisik görevler yükleyen bir islam anlayisi maalesef burada henüz yerlesmemis. Hala Islam öncesi afrika geleneklerini andiriyor bu bakis acilari ve uygulamalari.


4000 Askeriyle Fransa yumruk göstermeye devam ediyor Cad‘da. Frankofon ve arabafon olarak iki egitim sisteminde fransizca ve arapca egitim devam ederken iki resmi dil olarak kullaniliyor.


Türkiye´deki hayir sahiplerinin yardimlariyla yapilan türk okulunu ziyaret ediyoruz. Ikram edilen caylarimizi yudumlarken Düzce den bir hayir sahibinin bütün Okulu yaptirdigini ögreniyoruz. Okul fiziki olarak Cad standarlarinin cok üstünde. Egitim Fransizca; secmeli olarak ta türkce veriliyor.


Süleyman Efendiye bagli baska bir okulu ziyaret ediyoruz. Cok sicak karsilaniyoruz. ögretmen sorumuza karsilik abi, Türkiye‘den bize kimse kiz vermiyor Afrikadayiz diye. Serzeniste bulunuyor.


Cad`ta saglik ile ilgili calisma yapabilmek icin gönüllü doktorlar adina hastaneleri dolasiyoruz ihtiyaclari tesbit ediyor üzülüyor ve yeni dostlar kazaniyoruz.


Ikinci Dünya Savasinda Fransanin Almanlara karsi Afrika`daki stratejik bakimdan en önemli sömürgesiydi Cad. 11Agustos 1960 ta bagimsizlik ilan ederek bir cumhuriyet idaresi kurulur. Bu topraklarda Fransiz ve Cinlilerin adim basi mücadele ettiklerine sahit oluyoruz, bugün. Türkiye fahri bir konsolosluk ile temsil ediliyor. Cad’a yeni bir Türk büyükelcinin atanmis oldugunu ve bir- iki aya kadar görevine resmen baslayacagini duyuyoruz.


Afrikada hizmet edebilmek fedakarlik, serden gectilik gerektiren bir is. Burada ki gönüllüler bizim kahramanlarimiz. Türkiye den gelip oralarda hizmet eden tüm kardeslere ve Almanya ve Türkiye´den gönderilen yardimlar icin tüm hayir sahiplerine tesekkürler.

 

Yazarın diğer yazılarına Yazarlar bölümünde ulaşabilirsiniz.