|
Bosna Arenasinda |
Ibrahim Yasir |
Sirp
öfkesi ve kini insanligi, insanligin güzel
duygularini, sagduyuyu, tüm insanligin gözleri önünde
katlediyor.
Baris,
özgürlük, insanca yasama hakki tamamen iflas
etmistir...
Birlesmis
Milletler, NATO, Avrupa Birligi, insan haklari gibi
insanlik adina kurulmus sözüm ona kurumlar Bosna´da
insanligin topyekün sistematik olarak sirplar
tarafindan vahsice katledilmesi karsisinda apacik bir
sekilde hezimete ugramistir.
Sirplar
vuruyor, batililar duymamak icin direniyor. Sirplar
katlediyor, halki müslüman ülkelerin idarecileri de
batili efendilerinden yardim dileniyor. Ellerinden
dilenmekten baska bir sey gelmiyor zavallilarin(!).
Bosna´da
analar agit yakiyor, bacilarin feryatlari göklere
tirmaniyor. Masum cocuklar hergün hedef oluyor kan
kusan tanklara, sarapnellere, kör kursunlara, serseri
mayinlara. Bebeler gözyasi yerine kan tomurcuklari döküyor
gözlerinden. Vuruyor, vuruyor sirp katilleri,
kardeslerimi, sirtini Rusya´ya dayayarak, bati ile
dalga gecerek, BM ile eglenerek, NATO´ya kafa
tutarak, tarihimizden ve yeryüzü müslümanlarindan
intikam alarak...
iskencelerin,
acilarin, yaralilarin cigliklari yankilaniyor
Saraybosna´da, Mostar´da, Bihac´da, Goracde´de...
tüm Bosna´da.
Yillardir
dost diye bize tanitilmaya calisilan uluslarin gözleri
önünde bin nice cinayetler isleniyor, bir toplum kökten
imha ediliyor, sinsice planli bir sekilde siliniyor
haritadan.
Ey!
Laik, kemalist iktidar agalari, pasalari nerede sizin
NATO´nuz, BM´niz, insan Haklari Komüsyonu´nuz,
Lahey Adalet Divaniniz...? Önünde rüku ve secde
yaptiginiz ABD´niz? Kendilerine katilmak icin adeta
yirtindiginiz Avrupa Birliginiz? Hani nerede
dostlariniz, demokratik ülkeleriniz? Özgür dünya
milletleri.... dediginiz gevezelerin, demogoklarin
agzini bicak acmiyor simdi; Bosna´da katledilen özgürlüklerin,
gasbedilen halklarin haklari karsisinda...
Özgürlük;
esarete, mazlum; zalime, Hakli; haksiza bogduruluyor.
Tarih tekrar ediyor yine. Hakikat yalanin karsisinda,
günes gecenin karsisinda bir daha yenileniyor. Habil,
Kabilin elleriyle bir daha katlediliyor. insanlik;
zorbanin ve zorbaligin karsisinda bir daha dize
geliyor.
Bosnali
müslümanlar; insanligin gözü önünde Bosna
arenasinda sirp canavarina parcalattiriliyor.
Bize
dost diye tanitilan batili ülkeler bu vahsi olayi
zevkle trübünlerinden seyrediyorlar.
insanligin
onuru bir daha cigneniyor, yunan ahlaki, roma
medeniyetinin cocuklari olan batililarin eliyle, dünyanin
gözleri önünde.
Bosna´da
sirplara ABD akil veriyor, BM ekmegine yag sürüyor,
Avrupa seyrediyor, Rusya silahina mermi sürüyor,
sirp canileri vuruyor, yunan zevkinden dört köse
oluyor. Müslüman kardeslerimiz ise kan agliyor...
Kore´deki
putperestlere yardim icin asker gönderen körfezdeki
ABD ve batinin cikarlari icin ülkemizi onlara peskes
ceken kemalistler, Somali´deki müslüman halki ezmek
icin, oraya hemen asker gönderebiliyorken, Bosna icin
niye bu kadar gecikmektedirler?
Artik
Bosna´nin bir cok yerlesim bölgelerinde ezan sesi
susmus, camiler harabeye dönmüs, minarelerin boynu bükülmüstür.
Müslüman kizkardeslerimizin namuslari sirp
canilerince kirletilmis, igfal edilmistir. Oradaki
tarih ve kültürümüz talan olunmus, yangina
verilmistir.
Sirp
katilleri irzlarina tecavüz ettikleri müslüman
kadinlardan dogacak picleri beklerken, siz ey din ve
tarihimin düsmani kemalist aga ve pasalar dogacak
sirp piclerinin göbegini kesmek icin artik BM´nin
nezaretinde oraya asker gönderebilirsiniz.
Elleri
kinali, genc müslüman kiz ve gelinlerin irzlarina
tecavüz eden sirplara firsat verdiginiz icin siz ey
eli kanli diktatörlerin cocuklari kina yakin
ellerinizdeki kan lekelerini gidermek icin.
Sen
Firavun soylu Butros Gali, kina yak artik. Birazini
Miterand´a, Kohl´e, Major´a, Yeltsin´e, Clinton´a
ve Jirinovski´ye gönder. insanlik, özgürlük,
esitlik, baris ve yeni dünya sistemi adina kina
yaksinlar... En cogunu da bizim laik kemalist aga ve
pasalara göndermeyi unutma! Onlar da "yurtta
sulh ve cihanda sulh" adina yetmis yildir sürdürdükleri
din ve tarih düsmanligi adina sadece endise ürettikleri
dis politika adina kina yaksinlar münasip
yerlerine...
Balkan
arenasinda cakallara parcalattirilan Bosna´li müslümanlar
icin...
Balkanlarda,
her yerde oldugu gibi ve olacagi gibi iflas eden TC
dis politikasi adina...
|
Cihad, Sehadet ve
Küfre Karsi Izzetli Olmak |
|
Dr.
Mustafa Caferi ile...
Dr.
Mustafa Caferi tahsilini Istanbul´da Hacettepe Tip
Fakültesinde tamamlamis, yaklasik yirmi yil Türkiye´de
yasamis, 7 çocuk babasi, su anda Ürdün´ün
bassehri Amman´da "Müstesfa Islami" (Islam
Hastahanesi)nde vazife yapmaktadir.
Y.:
Islami dirilis hareketi nasil basladi, nasil gelisti,
su andaki durumu nedir?
Dr.M.C.:
Islami dirilis hareketi 8 Aralik 1987´de yahudilerin
4 Filistinli genci öldürmesiyle basladi. Baslangiçta
çok basit görünen hareket yedi yil içinde çok
ciddi bir sekilde gelisti. Hamas teskilati müslümanlarin
meselesini ancak müslümanlarin çözebilecegi
suuruna vararak, yahudiye karsi "INTIFADA"
hareketini baslatti. Su anda da bütün dünyanin gözü
önünde "Goracde" halki katliama tabi
tutulurken, ne BM, ne de Insan Haklari Komüsyonu laf
ebeliginden baska bir sey yapmamakta. Çünkü
katliama mahkum edilen Müslüman. Bu kuruluslar
Israil, Müslüman katliami yaparken sesini çikartmiyor,
müslüman irzini, namusunu ve vatanini müdafaa
ederken terörist olarak ilan ediyor. Hatta müstekbir
Amerika, Israil ve bütün küfür alemi kesmis
olduklari müslümanin ses çikarmasina kiziyor. Böyle
bir ortamda Kur´an hakikati taptaze "Müslümanin
Müslümandan baska dostu yoktur".
Y.:
Gençlerin, hatta çocuk denilecek kadar küçüklerin
birden sokaklara dökülmeleri ve israrli taslama
savasini yürütmeleri çok acayip. Bu kahramanlar
nasil ve nereden geldiler, kim bunlara bu ruhu verdi?
Dr.M.C.:
Elbette bu gençler aniden bu ise baslamis degiller.
Bu egitim 27 yil öncesine dayaniyor. Bu günkü
filizlerin tohumlarini Seyh Ahmed Yasin ekmistir. Bu
gençlere Cihad, Sehadet ve küfre karsi izzetli olma
ruhunu veren Seyh Ahmed Yasin olmustur. Malumunuz 1967´de
arab ordulari Israil´e karsi, degisik mintikalarda büyük
hezimete ugramistir. Hükümlerinin altinda
barindirdiklari halki binbir mazeretle istismar ederek
zillete sürüklemistir. Sözgelimi Israil´in
yenilmezligini, arkasinda Amerika´nin ve batinin
oldugunu dile getirerek, kendi milletini korkakliga
itmistir. Iste Seyh Yasin 20 yillik bir egitim sürecinde,
Allah´tan baska korkulmaya layik ve yine ondan baska
siginilacak, dayanilacak hiçbir kuvvet olmadigini,
canli "INTIFADA" hareketi ile bütün dünyaya
isbat etmistir. 150 bin kisilik ordusuyla, en modern
askeri techizatiyla ve Amerikanin destegiyle magrur
olan Israil, bütün dünyanin gözü önünde gülünç
duruma düsmüstür.
Y.:
Yeri gelmisken biraz Ahmed Yasin´den bahseder
misiniz?
Dr.M.C.:
Seyh Ahmed Yasin henüz 8 yasindayken yahudiye karsi
savasmanin suuruna ermis, buna karsi kuvvetli bir
yumrugun gerekliligini anlamis ve bu maksatla karate
tekvando kursuna 11 yasina kadar devam etmistir. Iste
o yasta bir kaza sonucu boynundan asagi felç
olmustur. Kuvvetli yumrugun olmamasi yahudiye karsi mücadeleyi
terk etme anlamina gelmeyecegini bildigi için Islami
ilimleri tahsil etmeye Misir´a gidiyor. Ezher Üniversitesini
basariyla bitirdikten sonra geri dönüyor. Degisik
fikir akimlari içerisinde olan Filistin halkini dul
kadinlara yardim dernegi, çocuklara yardim dernegi
gibi buna benzer degisik dernekler kurarak, bir araya
getiriyor ve onlari egitiyor. Kendisi evli ve on çocuk
babasi. Malumunuz oldugu gibi alti yildir hapis
yatmakta.
Y.:
Kendisi hapishanede olmasina ragmen hareket inkitaya
ugramadan nasil devam ediyor?
Dr.M.C.:
Allah (c.c.) Seyh Ahmed Yasin´e sihhat ve afiyet
versin. O çok zeki bir insan. Ya-hudinin 7 yildan
beri kavrayamadigi meselelerden bir tanesi de bu
zaten. Seyh Ahmed Yasin hareketi kendi varligina
bagimli yapmamis. Bilakis uzun vadeli bir savas
stratejisi çizmis. Yani kisilerin gidisiyle kaybolan
bir hareket degil, kademeli bir idari kadro var.
Yahudinin yapabilecegi hersey gözönünde tutularak
hareket metodu çizilmis.
Yahudi
bu isi kökten halletmek için kendince lider
konumunda ne kadar kisi varsa hepsini sürüp bu isin
altindan kalkmis olacakti. Ama öyle olmadi, hareket sürgünle
biraz daha hiz kazandi. Bir taraftan sürgünde olan mücahidler
dünya kamuoyunu harekete geçirerek, yahudinin
mezalimini gözler önüne sergilerken, diger taraftan
içteki direnis daha canli, daha bir hiz aliyordu.
Y.:
Hz.Ibrahim Mescidindeki katliam veya sair yerlerdeki
öldürülen gençlerin aileleri hadiseyi nasil
karsiliyor? Yani ailelerde veya diger müslümanlarda
bir yilma veya bir ümitsizlik belirtisi oluyor mu?
Dr.M.C.:
Tam aksine sehid aileler tebrik ediliyor. Sehid
aileler seviniyor. Size yedi oglu olan bir kadini
misal vereyim. Bu kadinin ogullarindan 4 ü sür-günde,
2´si hapiste, 1´i de sehid oldu ve kadin Elhamdü-lillah
birini sehid verdik darisi altisinin basina diyor.
Y.:
Hangi devletlerden yardim aliyorsunuz? Örnegin Türkiye
size yardim ediyor mu?
Dr.M.C.:
Devlet olarak hayir. Hatta Türkiye Israil´le
beraber. Ancak Türkiye´nin halki müslümandir,
onlar yardim ediyorlar, hatta çarpismak için gelmek
isteyenler var. Türkiye hükümeti bize yardim etmek
söyle dursun büro açmamiza dahi müsaade etmiyor.
Y.:
Baris çalismasi uzun zamandan beri devam ediyor.
Sinirli özerklik, Filistinlilerden olusan 9 bin
kisilik polis teskilati gibi gelismeler oluyor. Bu
gelismeleri nasil degerlendiriyorsunuz?
Dr.M.C.:
Israil barisi istemek zorunda çünkü "INTIFADA"
hareketini bir türlü zabt edemiyor, hatta Rabin
birkaç gün önce bunu itiraf etti. Karsisinda ölüme
kosarak giden gençler var. Bazen Israil askeri tas
atan çocuklarin gözünü korkutmak için "bak
öldürürüm seni" diyor, çocuk yakasindaki dügmeleri
kopararak gögsünü gösteriyor "buyur beni
Allah´a kavusturursun" diyor.
Israil´in
siddetle barisa ihtiyaci var. Çünkü Intifada
hareketi gittikçe güç buluyor. Israil´in yüzü
daha iyi seçilir hale geliyor. Sunu kesin ifade
edeyim. Yahudi´lerin arzu ettigi istikamette bir
baris gerçeklesmeyecek. Hamas diyor ki: Biz 9 bin
Filistinli polisi sevgiyle karsilariz. Onlar bizim
kardeslerimizdir. Bize silah çekseler bile yahudiye
yaptigimiz gibi onlara tas atmayacagiz. Bilakis onlara
çiçek hediye edecegiz. Iste bunun için iki yildan
beri baris gerçeklesmiyor. Gerekçe su: Ya ellerine
silah verdigimiz su gençler, silahi bize çevirirse
(yani yahudiye) o zaman kendi ellerimizle düsmanimizi
silahlandirmis oluruz. Ihanetiyle meshur Yaser Arafat
dahi Gazze sehrine girmeye cesaret edemiyor. Hatta
silahlan-dirilmasi düsünülen polis gücüne Yaser
Arafat´in bile itimadi yokki, yahudinin itimadi
olsun.
Y.:
Yeryüzü müslümanlarindan beklediginiz nelerdir?
Dr.M.C.:
Mescid-i Aksa Filistinlilerin degil bütün dünya müslümanlarinindir.
Orasi Enbiya dergahi ve sehidler meskenidir.
Bilinmelidir ki, oralarini yahudilerin pis çizmesi
altindan kurtarmak bütün müslümanlarin
vazifesidir. Bütün müslümanlar bunun suurunda olup
yakinen bu mesele ile ilgilenmelidirler. Yoksa kiyamet
günü suçlari birinin digerinin üzerine atmasiyla
kurtaramazlar. Madem biz böyle bir hareket baslattik
o halde bu hareket hepimizin hareketi seklinde telakki
edilmeli ve elbirligi ile her ferd maddi ve manevi
yardimini esirgememeli. Biz Kur´ani Kerim´de en çok
bahsedilen lanetlenen, toplumlari ifsat eden, müslümanlarin
en azili düsmani olarak vasiflandirilan yahudilere
karsi savasiyoruz. Bizim için en sanli, en mukaddes
savas bu savastir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.):
"Kiyamet
kopmazdan önce Müslümanlarla yahudiler savasacaktir
ve müslümanlar yahudileri öldürecek hatta taslarin
ve agaçlarin arkasina saklanan yahudileri, taslar ve
agaçlar konusarak "Ey Müslüman, Ey Allah´in
kulu su arkamda yahudi var gel onu öldür
diyecektir" buyurmak-tadir. Ne zaman bitecegi
bilin-meyen bir savasta bilinen tek hakikat bizim
mutlaka galip olmamiz. Müslümanlar bu savasa yardim
nisbetinde mükafat alir. Aksi olursa da mes´ul
olurlar.
Y.:
Tesekkür ederiz. Allah razi olsun.
Dr.M.C.:
Allah sizden de razi olsun.

|
Doktor Ali
Hasaneyn ile Röportaj |
Mustafa Topatan |
M.T.:
Efendim önce kendinizi tanitir misiniz?
Dr.A.H.:
1950´de Misir´da dogdum. Tahsilimi nükleer fizikci
olarak Misir´da tamamladim. Doktorami Almanya´da günes
enerjisi üzerine yaptim. 15 yildan beri Almanya´da
evli ve bir cocuk babasi olarak ikamet etmekteyim. Ve
aktif olarak üc yildir bagimsiz bir yardim kurulusu
olan Islamic Relief (islami Yardimlasma Hayir
Kurulusu)´in baskanligini yapmaktayim.
M.T.:
Mütehassis oldugunuz dalda daha fazla para kazanma
imkaniniz oldugu muhakkak. Peki neden böyle bir
yardim kurulusunu tercih ettiniz?
Dr.A.H.:
Evet dogru. Kendi bransimda en az on misli para
kazanma imkanim olmasina ragmen kardeslerimiz benim böyle
bir hizmette calismami daha münasib gördükleri icin
kabul etmek zorunda kaldim. Fakat asil beni memnun
edip, kalben huzura kavusturan, dünyanin degisik
yerlerindeki magdur, mazlum ve fakir kardeslerimize
yardim edebilmem ve onlarin dertlerine ortak
olabilmemdir.
M.T.:
Islamic Relief´i sadece bir yardim kurumu olarak mi görmeliyiz,
yoksa siyasi sahada ve ilmi calisma alaninda faaliyet
yapan siyasi bir kurum olarak da görebilir miyiz?
Dr.A.H.:
1984 yilinda ingiltere´de kurulan Islamic Relief´i
aslinda siyasi sahada calisan bir parti gibi yahut
ilmi arastirmalarda bulunan bir kurum gibi görmek
yanlis olur. Zira Islamic Relief, kesinlikle herhangi
bir cami, cemiyet, kurum, parti ve devletle baglantisi
olmayan fakat hepsi ile birlikte, insanlarin hayri
icin calisan ve Birlesmis Milletler tarafindan
taninmis, tamamen "Bagimsiz" bir yardim
kurulusudur ve toplamis oldugu yardimlari magdur ve
mazlum insanlara en uygun ve en acil bir sekilde
ulastirmaya calismaktadir. Politika ve siyasetle
ilgimiz yoktur.
M.T.:
Su anda hangi ülkelerde bürolariniz bulunmakta ve
hangi ülkelere hizmet götürmektesiniz?
Dr.A.H.:
Su anda 22 ülkede 30´dan fazla yardim ve irtibat bürolarimiz
bulunmaktadir. Almanya, italya, Fransa, Avusturya,
Bosna, Arnavutluk gibi daha bir cok Avrupa ülkesi
haricinde Pakistan, Özbekistan, Afganistan, Banglades,
Somali, Sudan gibi pek cok fakir ülkelerde bürolarimiz
vardir. Genel Merkezimiz ingiltere´de, Almanya
merkezimiz ise Münihte´dir.
M.T.:
Faaliyetlerinizden biraz bahseder misiniz? Yardim
edeceginiz yerleri nasil tesbit ediyor ve yardimlari
ne sekilde ulastiriyorsunuz?
Dr.A.H.:
Halki müslüman olan ülkelerde müslümanlarin
karsilastiklari üc ana sorun vardir. Fakirlik,
Cehalet ve Sagliksal problemler. Bizim hizmetlerimiz
bu alanlarda yogunluk kazanmaktadir. Müslümanlarin
sikintilarini ve nelere ihtiyac duyduklarini tesbit
etmek icin elemanlarimizi dünyanin cesitli bölgelerine
göndererek o ülkedeki magdur halkin hakkindaki
bilgilerin toplanmasi saglanir. Gelen bilgilerin
akabinde yogun calisma temposuyla nasil ve ne sekilde
yardim edilmesi gerektigine dair özel yardim
projeleri hazirlanir. Ortadaki hazin durum insanlara
duyurulup yardimlarin toplanmasiyla birlikte o ülkeye
hizmet götürmeye baslamis oluruz. Yardimlar ayni ve
nakdi olarak magdur insanlara iletilir.
M.T.:
Yardim projeleri diyorsunuz, nelerdir bunlar?
Dr.A.H.:
Yardim projelerimizi iki ana baslik altinda
toplamaktayiz. Birincisi ACiL YARDIM PROJELERi dir ki,
savas, deprem, sel gibi beklenmedik anda gelen
felaketlerde afet bölgelerine en acil bir sekilde
gerekli yardimi götürüyoruz. Mesela Sudan´da sel
felaketi magdurlarina yarim ucak dolusu cadir gönderdik.
Erzincan´daki bir depreme acilen 50.000, DM
ulastirdik. BosnaHersek´te tonlarca un, yag gibi gida
maddeleri yardiminda bulunduk. Körfez Savasi
ciktiginda yarim ucak dolusu bir yardimla (cadir, gida
yardimlari gibi) 45 ton ilac acilen gönderdik. Somali´ye,
Afganistan´a, Banglades´e ve daha nice ülkelere
gereken yardimi ulastirdik.
Yardim
projelerimizin ikincisi de DAiMi YARDIM PROJELERi dir.
Yoksullara iftar verme, bayramda fakir ve yetimlere
bayramlik giysi dagitma, dullara yardim, kurban,
yetimlere ve talebelere yardim, egitim ve ögretim
gibi 20´den fazla projelerimiz vardir. Örnekleyecek
olursak: mesela Banglades´te 1993 Ramazan´i boyunca
500 kisiye iftar yemegi verip, Dhaka´da 3450
kadinerkek, colukcocuk, gencihtiyara bayram elbisesi
hediye ettik. Kurban projelerimizle 13.590 adet kurban
keserek 27 ayri fakir ülkede etlerini dagittik. Hatta
Bosna´da kurban kesme sartlari cok cetin oldugu icin
kurbanlari disarida kesip etlerini milyonlarca kutu
konserve halinde Bosnalilara ulastirdik elhamdülillah.
4293 yetim tesbit ederek masraflarini üstlendik.
Fakir ülkelerdeki fakirler icin saymakla
bitiremeyecegim pek cok yardimlarda bulunduk.
M.T.:
Bosna´ya yardim ettiginizi söylediniz. Bu yardimlar
nasil ve ne sekilde oldu?
Dr.A.H.:
Sarayova, Sreplinik ve Tuzla gibi sehirlerde 6 tane büromuz
ve büyük bir de depomuz bulunmaktadir. Yardimlari
evvela bu depo ve bürolara ulastiriyor oradan da
Bosna´li müslümanlara dagitiyoruz. su ana kadar
Bosna´ya 10.000.000, DM degerinde 3.352 ton un, 23
ton yag, 206 ton cocuk mamasi, 23 ton süt tozu ile
birlikte bir kamyon, bir araba, bir ambulans, elbise,
battaniye, yarim milyon mark degerinde ilac, mazlum ve
magdurlarin istifadesine sunduk. Hatta saatte 700
ekmek üretebilecek kapasiteye sahip seyyar bir firin
acarak günde yaklasik 8000 insanin bir nebze de olsa
doymasina vesile olduk elhamdülillah. Ayrica haftada
üc defaya mahsus olmak üzere yaklasik 600 litre süt
dagitmaktayiz. Bosnak dilinde Kur´an meali ile
birlikte bir cok dini kitap bastirip Bosnalilarin dini
egitimini saglamaya calismaktayiz. 2144 tane yetim
tesbit ederek bütün masraflarini üstlendik. Senede
300.000, DM´i asan bir meblagla bir cok okul, egitim
ve ögretmen masraflarini üstlenerek, binlerce
cocugun egitimine yardimci olduk ve olmaya da devam
ediyoruz. Hemen sunu da ifade edeyim ki; bu saymis
oldugum ve sayamadigim daha nice yardimlar sadece 1993
yilinin 8. ayina kadar yapmis oldugumuz yardimlardir.
M.T.:
Yardimlari Bosna´ya ulastirirken herhangi bir
zorlukla karsilastiniz mi?
Dr.A.H.:
Malumunuz oldugu üzere sinirlar Sirp ve Hirvatlarin
kontrolü altinda. Tabii ki, büyük zorluk ve
engeller koymaktadirlar önümüze. Fakat Allah´a sükürler
olsun gec de olsa bu engelleri asiyor, yardimlari
ulastiriyoruz.
M.T.:
Peki genel olarak karsilastiginiz zorluklar nelerdir?
Dr.A.H.:
Medya... Evet medya dedigimiz haberiletisim
araclarinin, zor durumda olan insanlarin durum ve
ahvalini oldugu gibi dünyaya duyurmayislaridir. Bu gün
mesela Kesmir´de ne dramlar yasanmaktadir. Müslümanlar
o kadar feci sahnelere sahid oluyor ve yasiyorlar ki,
iste bu hadiseler insanlara iletilmiyor, hakikat
onlardan saklaniyor. Sonucta biz o ülke icin yardim
toplamakta zorlaniyor, gereken verimi göremiyoruz.
M.T.:
Verdiginiz bilgiler icin tesekkür ediyor, Cenabi
Allah´tan islerinizde muvaffakiyetler diliyoruz.
Dr.A.H.:
Ben de bana bu imkani verdiginiz icin sükranlarimi
bildiriyor, müslümanlarin destegine her zaman
ihtiyacimiz oludugunu tekrar tekrar belirtiyorum.

|
|
#bas>
|
|