1 Ali und Nino 

2 True Lies (Gerçek Yalanlar)

3 Schifferstadt'ta Bir Spor Söleni

 

 

Ali und Nino 

Ismail Kiratli

Eine kaukasische Liebesgeschichte

Autor: Kurban Said

Goldmann Verlag Taschenbuchausgabe 1992

Kitabin yazari Kurban Said yahudi asilli olup 1905 yilinda Baku´da dogmus. Genclik yillarinda islam´a girdigi söylenen (rivayet edilen) yazar Rus komunizm devriminde Berlin´e kacmistir. 1930´lu yillarda Almanca olarak cesitli edebi eserler vermis olup, bunlardan birisi de Peygamberimizin hayatini anlatan "Muhammad  Das Leben des Propheten" isimli eseridir; yalniz yazar ismi olarak Essad Bey ismi gecmektedir. 1938 yilinda nazilerden kacan Kurban Said´in italya´da öldügü ya da intihar ettigi söylenmekte.

Orijinali Almanca olarak kaleme alinan eser Birinci Dünya Savasi sonucu iyice parcalanan Kafkas halklarini ve birbirleriyle iliskilerini konu edinmektedir. Ali bir tatar beyinin ogludur ve ailesiyle birlikte Baku´da yasamaktadir. Gittigi lise okulunda bir Gürcü olan Nino ile tanisir. Nino hristiyan ve Avrupa kültürünü temsil etmekte, Ali de Asya ve geleneksel islam´i temsil etmektedir. Her ne kadar romanin merkezini bir ask hikayesi olustursa da eserde I. Dünya Savasinin sonuclari ve biraktigi etkileri, kismen komunizm devrimi, Ermeni Karabag catismasi, Azeri, Gürcü, Cerkez, Ermeni, Kirgiz, Tatar v.s. halklarinin töreleri, adet ve yasanti bicimleri dramatik bir uslupla anlatilmaktadir.

Romanda sIk sIk geleneksel islami motivler kullanilmakta, zaman zaman da ayet, hadis ve atasözleriyle motive edilmekte. Asagida bu romandan bir kac alintiyi okuyabilirsiniz:

"Es gibt keinen Gott außer Allah, Mohammad ist sein Prophet und Ali der Staathalter Gottes." S. 23

"Mein Sohn, jetzt, da du ins Leben trittst, ist es notwendig, daß ich dich noch mal an die Pflichten eines Muslims mahne. Wir leben hier im Lande des Unglaubens. Um nicht unterzugehen, müssen an alten Sitten und an alten Bräuchen festhalten. Bete oft mein Sohn, trinke nicht, küsse keine fremden Frauen, sei gut zu den Armen und Schwachen und immer bereit, das Schwert zu ziehen und für den Glauben zu fallen. Wenn du im Falle stirbst, so wird es mir, den alten Mann, weh tun, wenn du aber in Unehren am Leben bleibst, werde ich alter Mann mich schämen. Vergib nie deinen Feinden. Mein Sohn, wir sind keine Christen. Denke nicht an Morgen, das macht feige, und vergiß nie den Glauben Muhammads, in schiitischer Auslegung der Richtung des imam Dschafar." S. 26

Bu sözler Azerbaycani Ruslara karsi savunmada oglunu tesvik eden bir babanin sözleri. Roman altmis yil önce yazilmasina ragmen dili cok sade ve etkili. Üstelik Ermeni Azeri konfliktinde tarihin derinliklerinden gelen ihtilaflarin sebepleri konu edilmekte, bu da romani aktuellestirmekte.

Bir Ermeni ile bir Azerinin cikardigi sokak catismasindaki dil bana hic de yabanci gelmedi:

"..... Wir rollen über das Feld. Plötzlich liege ich unten. Die Hände Nachararjans (Ermeni) würgen mich. Sein Mund hängt schief im verzerrten Gesicht. Meine Füße schlagen gegen sein Bauch. Die Absätze bohren sich in das Fett ein. Er läßt los. Einen Augenblick sehe ich seinen nackten Hals. Der zerrisene Kragen ist verschoben. Der Hals ist weiß. Aus meiner Kehle kommt ein dumpfer Schrei. Meine Zähne graben sich in seinen dicken, weißen Hals. Ja, Nachararjan, so machen wir es in Asien. Ohne Tiefschlag. Der Griff des grauen Wolfes. ich fühle das Beben seiner Adern." S. 142

Romanseverlerin zevkle okuyacagi bu eser hakkinda medyada cikan övgülerden sadece birini aktarayim: "Ein Buch von seltener Schönheit und Kraft, das einen unvergeßlichen Lesegenuß bereitet." (Stern)

True Lies (Gerçek Yalanlar)

Sami Alphan

Son yillarda yildizi parlayan Avusturya asilli Amerikan sinema oyuncusu Arnold Schwarzenegger´in 170 Milyon dolara mal olan son filminin ismi True Lies. Türkiye´de filmin ismini nasil tercüme ettiler bilmiyorum ama, Türkceye cevirirsek yaklasik olarak "Gercek Yalanlar" diye mantiksiz bir isim cikiyor ortaya.

Televizyonlarda gösterilen reklam ve tanitim amacli kisa parcalarin doldurusuna gelmis olacagiz ki, gidip su filme bir bakalim dedik ve aksam 20.00 matinesine girdigimiz takdirde aksam namazini kacirma ihtimalinin yüksek oldugunu bildigimizden pazar günkü 11.30 matinesini tercih ettik. Böylece Schwarzenegger´le dolu ikibucuk saatlik bir süreyi göze alarak filme girdik. Yarim saat süren reklamlardan sonra film basladi. Kisaca söyle özetlemek mümkün filmin konusunu: Esas oglan, yani Schgarzenegger, 17 yildir nicin oldugu anlasilmayan bir sadakatla can pahasina devletine hizmet veren Amerikali bir ajandir ve bunu 15 yillik karisi bile bilmemektedir. Cok calistigindan karisi ve kiziyla ilgilenemez ve dolayisiyla karisiyla arasina bir sogukluk girmistir, kizi da babasini pek takmamaktadir. Arnold, yani filme göre Henry dünyanin cesitli yerlerinde Amerika icin calisir ve kendisi iyi oldugundan bolca kötü adam öldürür. Asil görevi ise son zamanlarda moda olan bilumum atom bombasi malzemeleri satisini ve calinmasini önlemektir. Bu filmde de bir kac atom bombasina cesitli yollarla sahip olmus birilerinin kurdugu örgütü fena halde cökerterek görevini layiki vechiyle ifa etmektedir. Iste bizim icin önemli olan ve bu yaziyi yazmaya bizi neredeyse dürten nokta da burasi; yani filmin kötü adamlari olan birilerinin kimler oldugu. Ilk önce örgütün ismi "bilmem ne (bu kismini anlayamadim) cihad" ve örgütün elemanlari da arap ve dolayisiyla tiplerinden ve davranislarindan anlasilmasa bile haliyle müslümanlar; yani araplar=müslümanlar=teröristler. Bu hususun alti filmde sIk sIk cizilmekte ve arapca yazilar ve konusmalarla seyircinin bilinc altina özenle yerlestirilmekte.

Aslina bakarsaniz amerikan film sektörü dünya politikasina bu acidan yakindan endeksli. ilk önceleri pehlivan tefrikasi gibi ardarda cevrilerek gösterime sunulan komunist ve dolayisiyla Sovyet düsmanliginin islendigi James Bond´lar, Rambolar yerini yavas yavas iyi niyetli Rus olarak karsimiza cikan ve yine A. Schwarzenegger´in bas rolünü oynadigi "Red Heat" emsali filmlere birakti. Sovyetlerin dagilmasi neticesinde Bati´nin agzina bakan Ruslar "iyi insanlar" olunca, filmlerde bos kalan düsman tipinin yerini araplar ve dolayisiyla suur alti bir cagrisimla müslümanlar doldurmaya basladi. American Fighter misali 3. sinif, kalitesiz, RTL´in zirtpirt gösterdigi, bir yerleri havaya ucurmak isteyen terörist ve hep yenildiklerinden dolayi beceriksiz araplarla mücadele edilen filmlere ise simdilik belki de yapim olarak en kalitelisi olan "True Lies" eklendi.

Düsünüyorum da, zeka seviyesi televizyonda RTL, radyoda Radio Köln, gazetede Bild Zeitung olarak seyreden ve toplam nüfusun önemli bir oranini teskil eden Alman vatandaslari ile yine Islam hakkindaki bilgilerini dedikodu yoluyla edinen ve bu konuda herhangi bir arastirma yapmayan, zihinsel tembel ve muhakemeden uzak kilinmis yari aydin Alman vatandaslari True Lies´i seyrettikten sonra acaba ne düsünecekler? Camilerde okunan Arapca dualar ve müslümanlarin icinde bulunduklari hemen her mekani süsleyen Arap harfleriyle yazilmis ayetler, esmer tenli, sakalli kisiler ve bunlarin Arapca isimleri onlara neyi cagristiracak? Yakin zamanda Amerika´dan gelen bir arkadasin ifadesine göre ABD´de Islam ülkelerinden geldiginizi söylemeniz, sizi terörist olarak görmeleri icin yeterliymis; acaba Avrupa´liyi da bu kaniya vardiracak sürec ne zaman tamamlanacak ve buna True Lies emsali filmlerin ne gibi bir katkisi olmus olacak?

Bazi sahnelerde mantik disi olmasi hasebiyle enayi yerine konuldugunuzu hissettigimiz filmde aslinda gercek hayatta da ayni sey sözkonusu bir sey dikkatimizi cekti. Insan katletmek isteyen terörist Arap= müslüman olduklari halde, Schwarzenegger´in kullandigi ve ne kadar ates etse bile nadiren jarjörünü degistirdigi, etrafa ölüm sacan tabanca ve M6 makinali tüfekler Amerikan, diger otomatik silahlardan Uzi, Israil ve AK 47 resmi isimli kalesnikoflar ve atom bombalari da Rus mali. Yani anlayacaginiz bütün kötü silahlari filmdeki iyiler üretmis. Ama galiba bu "iyilere" cok insafsizca davraniyoruz? Eger simdiki iyiler eskiden birbirlerine düsmanken bu ölüm silahlarini gelistirmeselerdi, bu gün bu eli hancerli, kana susamis örnegi filmde görülen müslümanlara karsi kendilerini nasil koruyacaklardi ki, degil mi yani!!!

Kara mizah bir yana aslinda film elestirileri mahiyeti ne olursa olsun, o filme gitmeyi bir nebze de olsa tesvik eden yazilardir ve bunlarla caktirmadan filmin reklami yapilir; buna vesile olmak istemem ve bu yaziyi okuyanlara da bu filme gitmemelerini tavsiye ederim. Bekleyin! yakin zamanda RTL´de hatta uyduruk programlar yayinlayarak kalitesini yitiren ARD´de bile oynayabilir; o zaman bizim göz kapayarak uyguladigimiz 510 dakikalik sansürü siz zapping yaparak gecirir ve böylece böylesi filmlerin art niyetli yapimcilarina paranizi kaptirmamis olursunuz.

Schifferstadt'ta Bir Spor Söleni

Erol Mutlu

Schifferstadt 25.9.1994 Pazar günü Schifferstadt´ta yapilan dörtlü spor söleninde genc kardeslerimiz güzel bir gün yasadilar ve izleyenlere de güzel bir gün yasattilar. Yapilan dörtlü turnuva sonucu; 1Krefeld (Birinci) 2Hamburg (Ikinci) 3Bochum (Ücüncü) 4Schifferstadt (Dördüncü) olmustur.

Spor sonrasi Schifferstadt ev sahibi olarak misafirlere yemek verdikten sonra birinci ve ikinci gelen takimlarin oyunculari hediye kitaplarini aldilar. Yeniden böyle güzel ve faydali bir günü daha yasayabilmek temennisi ile takimlar ve taraftarlari bölgelerine döndüler.

Baslarken    Güncel    Dünyadan   Ayin Özeti    Ekonomi    Hanimlar Kösesi    Meydan    Siir   Kultur&Spor