18.
Asir Avrupasi, bir taraftan kiliseye karsi
cikarken, bir taraftan da sömürgelerin sayisini
artiriyordu. Sömürgelerden topladigi hammadde ve
altinlarla sanayisini kurdu, yine istismar ettigi
milletlere sattigi ma´mul mallarla azim adimlarla
"terakki" etti. Bu maddi terakkiyat
Avrupa´yi iyice putperestlige sevketti. Ilmi ve
teknigi putlastirmaya medar oldu. Bahusus nefsani
zevklere dayanan eglenceleri ise, bir nevi
ibadetleriydi. Allah´in lutfettigi imkanlarla
Yaradan´a isyan eden bu insanlarin basina azim
bir musibeti ilahi olarak I. Cihan harbi patladi.
Adeta Avrupali milletler mabutlarina kurban
oluyorlardi. Lakin, kabak Osmanli Devletinin
basina patlamis ve 1918 senesinde alemi Islam´a
mensub olan tüm Islam devletleri esaret altina
girmisti. Iste o zaman deccalin sakirtleri
haykirdilar: "Islamiyet tükendi,
hristiyanlik kat´i zafere ulasti" diye. 1920
yilinda Amerikan Baskani ~ilson´un gayretiyle
Cemiyeti Akvam teskil olundu. Bu cemiyeti küffara
basta Ingiltere´nin sonra bütün hristiyan
aleminin menfaatini koruyacakti, cünkü alemi
Islam esaretteydi. Bunun devami olarak 24 Ekim
1945´de bes büyük devlet Birlesmis Milletler
teskilatini kurdu ki, bunlar Amerika, Ingiltere,
Fransa, Rusya ve cin. Bugün 160´dan fazla ülke
bu cemiyete dahildir. Lakin bu bes devletten
birinin veto ettigi, geri cevirdigi karar kabul
edilemez. Yani 155 ülke göstermelik, 5
emperyalist ülke ise nüfuz sahibidir. Bunu da
"Birlesmis Milletler" olarak tasvir
ediyorlar. Rusya´yi da yahudihristiyan kökenli
kabul edersek, BM teskilati, hristiyan ve yahudi
ittifakinin sömürücü emellerine hizmet
etmektedir. Bu gercegi aklini ve gözünü,
kalbini ve vicdanini kaybetmeyenler Bosna´larda,
Filistin´lerde, Somali´lerde müsahade
edebilirler. Teskilat´in organlarindan biri de
"Güvenlik Konseyi"dir ki, dünyayi,
bahusus müslümanlari "demokratlastirmaya"
calisir. Demokrasiyi red edenlere iktisadi, siyasi
ve askeri baskilar uygular. Icab ederse de hususan
Islam ülkelerinde suni ictimai buhranlar cikarir.
Komunist partisini ve Lutilerin partisini,
demokrasinin geregi görür. Her türlü Islami
harekete de tüm mevcud imkanlarla karsi cikar.
Iste inanmayanlarin esitlik anlayisi böyle.
Güvenlik
Konseyi 1950´de Kuzey Kore icin baski karari aldi
ve askeri müdahalede bulundu. Binaenaleyh BM´de
nifak zuhur etti. BM birligini kaybettiler ve
ikiye ayrildilar. Rusya ile cin, Kuzey Kore´ye
yardim ederken, Amerika ve taraftarlari da Güney
Kore´ye yardim ettiler. Yani atlar birbirine
cifte atarken, arada sipalarin cani cikti. Türkiye´de
saha kalkan kapitalizm ve sosyalizm de ayni oyunu
burada tezgahlamaktadir. Endonezya´daki komünizm
ihtilali, IranIrak savasi, Hindistan´in Pakistan´a
vurmasi ve ikiye ayirmasi, Israil´in 1967´de
Misir´i maglup etmesi, Lübnan faciasi,
Afganistan´in yerle bir olmasi, Filistin
trajedisi, Bulgar zulmü ve nihayet masum kani
icinde bogulan mazlum Bosna, BM´yi o kadar
ilgilendirmemektedir, cünkü ezilenler Müslüman´dir.
Her
teskilatin ana direklerinden birisi iktisattir.
Bunun etrafinda kültürel, siyasi ve ictimai
faaliyetler yer alir. Bunlar BM Bilim ve Kültür
teskilati (UNESCO) olarak, Görüs isimli bir
dergi cikarirlar. Her dilde basilir ve satilir.
Milletlerarasi Kalkinma Bankasi, Milletlerarasi
Para Fonu Teskilati ve havaciliga kadar envai
kuruluslari mevcuttur. Lakin onlar yolcu ucaklari
yapar, biz müslümanlara kiraya verirler. Böyle
esit sartlar icinde yasariz!!!
|
Gözlerimden
yas yerine sanki kanlar akiyor. Yasayan ben
degilim, cesedim yasiyor. Bosna´nin her bir
yanini yetimler mi sariyor, minicik yavrular ana
kucagi ariyor, agliyor, agliyor. Annesini ariyor,
gözlerini silerek. Nasil kucaklar, seni nasil
bagrina basar upuzun bir sekilde yerde cansiz
yatiyor. Aglama canim yavrum, aglama sen öksüzüm.
Nice anneler, babalar, yavrular kurban edildi
sirplara.
Sirp
canavari durmuyor, habire diretiyor. Elbette büyük
yerden haberleri bekliyor, öyle kuvvetli ki
arkasi, Rusyasi, Amerikasi, onlar ki insanligin
maskarasi. Biz ne günler yasadik, bu günü
gelmez sandik. Oysa ne de yakinmis kurulan tuzak
bize, bir avuc sirpa oyuncak olduk niye.
Ey
müslüman kardesler, uzak durmayin bize. Bugün
bizim acilar, biliriz ki sizin de. Unutmayin,
unutmayin Bosna´nin akan kanini feryatlarini,
dereler, nehirler, okyanuslar gibi akan göz
yaslarini ve yavrularini anneden, annesini
yavrusundan ayiran zalimce gaddarca vahsice, nasil
ayirdiklarini.
Unutmayin,
unutmayin bacilarim, müslümana yapilanlari,
bitmeyen, tükenmeyen zulümleri.
Her
anne gibi, ben de yavrumu sevdim, doyasiya bagrima
bastim, öptüm defalarca, defalarca öptüm,
kokladim. Bebegimin saclarini oksadim, yumusacik
saclarini, yatagina yatirip, uzun uzun seyrettim.
Ne kadar da tatliydi, gül yüzlü yavrum, benim
olanlardan habersiz mahzun bebegim. Öyle uzun
bakmisti gözlerimin icine, meger son bakisiymis
biricik annesine.
Öyle
bir gürültüydü, yer yerinden oynadi belkide.
Koca sehrin bir anda sonu geldi. Hain, gaddar
kafirin ayak sesi geliyor. Arayin, bulun, acimayin
hic diyor. Her bir yani yakin, yikin, müslüman
kalmasin. Sirplarin dostlugunu müslümanlar
anlasin. Koparin kafalarini, bayrak yapin,
sallansin. Müslümana yer yok asla, sirp birligi
yasasin, hristiyan yasasin.
Kosusmalar
geliyor, bagrismalar geliyor, feryatlar yükseliyor.
Top sesleri inim inim inletiyor.
Öyle
bir saklanmisim kücücük bir araya, kafirler
gitti, fakat titriyorum ben, hala korkuyordum
cikmaya. Acaba kimleri bulacaktim evde, cansiz
karsimda.
Öyle
bir kosusmaca, öyle bir feryat vardi ki, tüm
anneler duymustu. Baktim cansiz yatiyor, gül yüzlü
yavrum benim. Annesinin göz yasiyla yikanan
bebegim. Kol bir yanda, bacak bir yanda,
koparilmis parca parca, ne kaldi geriye bana, gül
yüzlümü bir bir toplamaktan baska.
Bosnali
gelinin yarasi derin, günden güne cogalir,
eksilmez kederim. Müslüman kardeslerim derdimizi
dinleyin. Bizi dualarinizdan eksik etmeyin. Parca
parca edildik, didik didik didildik, müslümansin
deyip acimadilar. Kücücük yavrulari dograyip,
kavurdular.
Her
cocuk sesinde yavrumu hatirliyorum. Yavrumu
bacilara, kardeslere, yigitlere binlerce
mehmetlere. Günlerce, aylarca, yillarca agliyorum
Bosna´ma. Bundan üc sene önceye bakiyorum, ne
hallere geldik sasirip kaliyorum.
Her
günümüz zindan olmus, icin icin kaniyorum.
Nerde anam, hani babam, vurulmus kocam, hani nerde
benim o mutlu sicak, sicacik yuvam.
Ellerimle
bebegime mezarlar kaziyorum, kiyamiyorum birakmaya
gülyüzlümü topraklara. Annem, annem deyisini
hatirliyorum, sariliyor, sariliyor, öpüyor,
kokluyorum. Mümkün mü ayrilmamak, ellerimle
mezarini bir bir kapatiyorum.
Kücücük
kulübem, bahcesi kabristan, her bir yanim mezar,
tüm ailem, sanki hic ölmemisler, hep benimle
idiler. Lapa lapa kar yagmis, her bir yani
kaplamis. Bembeyaz bir battaniye, gül yüzlümü
sarmis, üsümesin gül yüzlüm üsümesin diye.
Oysa annesinin gölgesi bulut gibi üzerinde, gül
yüzlüm annesinin ta yüreginde...
|