Hüseyin Kerim Ece

 

Kur'an'da 'Ey insanlar!' hitabının mesajı30.10.2023


Kur’an insanlara yirmibir âyette “yâ eyyühe’n-nâs-ey insanlar”, iki âyette de “yâ eyyuhe’l-insan-ey insan” şeklinde hitap ediyor. Bunların dokuz tanesi Medenî sûrelerde, oniki tanesi ise Mekkî sûrelerde yer almaktadır.

Kur’an Arap diliyle indi ve son peygamberin ana dili de Arapça idi. (Yûsuf 12/2. Zuhruf 43/3. Ra’d 13/37. Fussilet 41/3. Şûra 42/7)

Kur’an’ın üç amacı olduğunu söyleyebiliriz: Birincisi; muhatapları tarafından anlaşılmak.

İkincisi; muhataplarını ikna etmek.

Üçüncücü; muhatabın ikna olduğu konuları hayat hâline getirmesini sağlamak.

Bu şüphesiz Kur’an’ın irşad/eğitim sürecidir.

Vahiy hayat kılavuzu ise, muhatab onu anlamalı ve onu kendi dünyasına taşımalı... Kur’an bu sonuca ulaşmak için muhatabın ikna olabileceği bütün metodları kullanmış, dilin ve ikna etmenin bütün imkanlarını ve sanatlarını seferber etmiştir.

Bu metodlardan, söz sanatlarından birisi de Kur’an’daki hitap tarzlarıdır.

-‘Ya eyyuhâ’ ne demektir?

Arap dilinde dokuz tane nidâ (ünlem/çağrı) harfi vardır. Bu nidâ harfleri hazfedilmiş (yazılmayan/zikredilmeyen) çağrı fiilinin yerine kullanılır. Kendisine nidâ edilen (ünlenen) kimseye ‘münâdâ’, ünleyene/seslenene de ‘münâdî’ denir.1

‘Yâ’ nidâ harfleri içinde en çok kullanılandır. ‘Yâ’, özel isimlerden veya başında belirlilik takısı (el) olmayan kelimelerden önce kullanılır. “Yâ racûl, yâ Hasen, yâ fülan, yâ semâ” gibi.

Eğer kelimenin başında belirlilik takısı (el) varsa o zaman nidâ harfi ile münâdâ arasına ya bir işaret zamiri (hâzâ, hazihî) veya ‘eyyühâ’ gelir ve ikisi birlikte kullanılır. “yâ eyyühe’l-mü’minûn-ey mü’minler”, “yâ eyyühe’l-insan-ey insan” , “yâ hâza’r-racûl-ey şu adam”, “yâ hâzihi’t-tâlibetü-ey şu kız öğrenci” gibi.

Allah (cc) lafzının önüne sadece ‘yâ’ gelir ve “Yâ Allah” şeklinde kullanılır. Dualarda ‘yâ Allah ‘ yerine çoğu zaman ‘allahümme-ey Allahım’ denilir. (Bkz: Âli İmran 3/26. Mâide 5/114. Yûnus 10/10. Zümer 39/46)2

Yâ’, genelde uzakta, -az da olsa- sözü pekiştirmek için yakında olanlara seslenmek üzere kullanılır. ‘Yâ’, Türkçe’ye ‘ey’, ‘eey’, ‘be’, ‘hey’, ‘ya’ şeklinde çevriliyor. ‘Yâ’ nida harfi, imdat isteklerinde, bir şeyin büyüklüğüne, küçüklüğüne, çokluğuna veya azlığına vb. hayret edildiğinde ve mersiyelerde de kullanılır.3

Eyyuhâ’nın müennes (dişil) formu ‘eyyetühâ’dır ve Kur’an’da iki âyette geçmektedir. (Yûsûf 12/70. Fecr 89/27)

Nidâ harfi bazen hazfolur (söylenmez/yazılmaz). Mesela: “Yûsûfu eğrıd an hâzâ-(Ey) Yûsûf! bundan vazgeç...” (Yûsûf 12/29). “İz gâle ibrahimu Rabbi’c-al hâzâ beleden âminen-İbrahim: “(Ey) Rabbim, bunu güvenli bir belde yap” demişti.” ( Bekara 2/126)4

-Kur’an kime hitap ediyor?

Kur’an’da pek çok yerde, bazı kişiler, kabileler, gruplar, hayvanlar, peygamberler, yaratıklar ile ilgili nidâ harflerinden ‘yâ’ tek başına veya ‘yâ eyyühâ’ ile birlikte kullanılıyor.

Kur’an genelde bütün insanlara, özelde bazı gruplara hitap ediyor. Yani önce insanı, sonra da insanlar arasından bazı grupları muhatab alıyor.

Aslında Kur’an’ın muhatabı insandır.

“Yâ eyyühe’n-nas-Ey insanlar!” hitabına konularına göre bakalım.

1-Hatırlatma ve öğüt olarak

Siz ey insanlar Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Allah’tan başka sizi gökten ve yerden sürekli doyuracak bir yaratıcı var mı? O’ndan başka ilah yoktur. Şu halde nasıl böyle savruluyorsunuz.” (Fâtır 35/3)

Dolaylı olarak deniyor ki size ikram edilene değil, ,kram edene teşekkür edin.

2-Gerçeği haber verme ve açıklama olarak

Neml 16. âyetinde Süleyman’ın Davud’a (as) mirascı olduğu, kendilerine kuş mantığı ve gerekli olan şeylerin bahşedildiği haber veriliyor.

A’raf 158. âyette Peygamber’e, kendisinin Allah tarafından gönderilmiş elçi olduğunu, âlemlerin hakimiyetinin Allah’a ait olduğunu, O’ndan başka ilâh olmadığını, hayatı ve ölümü O’nun yarattğını insanlara haber vermesi emrediliyor. Arkasından da insanlara yönelik olarak bu ümmî Peygamber’e inanmaları, böylece doğru yolu bulabilecekleri haber veriliyor.

Önceki Peygamberlerin her biri sadece ve sadece kendi toplumuna gönderilmiştir. Muhammed (sav) ise âlemlere rahmet olarak (Enbiyâ 21/107) ve peygamberlerin sonuncusu olarak (Ahzab 33/40) gönderildi.

Allah (cc) Muhammed’e (sav) şöyle demesini emrediyor:

Ey insanlar! Ben, yalnızca, size (Allah tarafından gönderilen) apaçık bir uyarıcıyım!” (Hacc 22/49)

İnsanlardan bazısı öldükten sonra dirilmeyi aklı almadığı için kabul etmez. Kur’an, “Ey insanlar!” diye başlayan Hacc 5. âyetinde durum böyle ise insanın; ilk defa topraktan, sonra döl suyundan nasıl yaratıldığına, ana rahminde nasıl şekillendiğine, çocukluk, gençlik ve ihtiyarlık dönemlerine bakmasını, bunun üzerine düşünmesini tavsiye ediyor.

3-Tenbihleme ve tehdit olarak

Ey insanlar! Yaptığınız azgınlıkların neticesi gelip yine sizi bulacaktır. Dünya hayatının zevkleri gelip geçicidir. Sonunda Bize döneceksiniz ve Biz yaptıklarınızı bir bir size haber vereceğiz.” (Yûnus 10/23)

Bir önceki âyette ‘siz’ zamiriyle söze girildi, ardından ‘onlar’ zamirine geçildi. Bu âyette söz yine ‘siz’ ile tamamlandı. ‘Siz’den ‘onlara’ geçiş, âdeta bir soyutlama çağrısıdır. Bununla insana kendisini dışarıdan seyretme, hayatını karşısına alıp sorgulama yolu (tecrit) gösterilmektedir.

Bu ruhsal arınmaya giden yolun ilk duraıdır. Âyetin uslûbu, bunun temsili bir anlatım olduğunu açıkça gösteriyor.”5

Bir âyette Allah’ın kendilerini felaketten kurtardığı bazılarının tekrar taşkınlık yapmaya döndükleri söylendikten sonra böyleleri “Ey insanlar!” hitabı ile uyarılıyor: Bu gibi taşkınlıklar mutlaka yapanlara geri döner. Ahireti hesaba katmadan dünyalık yaşamak aldanmaktır denir. (Yûnus 10/23)

4-Müjde, ümit, motivasyon ve yol haritası olmak üzere

Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt ve kalplerde oluşabilecek her türlü (manevi hastalık) için bir şifa, mu’minler icin de bir yol haritası ve bir rahmet gelmiştir.

Söyle (onlara): Allah’ın ihsanı ve rahmetiyle, evet işte bunlarla sevinsinler artık. (Ki) bu onların tüm birikimlerinden daha hayırlıdır.” (Yûnus 10/57-58),

Zımnen: İnsanın Allah’tan tek sey isteme hakkı olsa, insan o hakkı hidâyet istemek için kullanmalıdır. Âyet dört unsur içerir: İlk ikisi olan ‘öğüt’ve ‘şifa’ herkesi kapsar. Öğüt düşüncenin, şifa dygunun inşası içindir. Son ikisi olan ‘rehberlik’ve rahmet’ insanoğlu içinde mü’minleri kapsar. Zira vahiy ancak kendisine iman edene rehberlik yapar, rehberlik yaptığına rahmet olur.6

5-Meydan okuma olarak

(Ey Peygamber)! De ki: “Ey insanlar! Eğer benim dinimden kuşku duyuyorsanız, şunu iyi bilin ki, Allah dışında sizin kulluk ettiğiniz varlıklara asla kulluk etmem. Ne ki ben, yalnızca sizin canınızı alacak olan Allah’a kulluk ederim. Zira ben mü’minlerden olmakla emrolundum.” (Yûnus 10/104)

Bunun Kâfirûn suresiyle ilişkisi var.

Bu anlam akışı içinde Allah'a, yaşayan bütün yaratıklara ölümü takdir eden vasfıyla yapılan atıf, hakikati inkâr edenlere, ölümden sonra O'nun huzurunda hesaba çekileceklerini hatırlatmak içindir.”7

6-Sonucu haber verip uyarı (inzâr) olarak

Ey insanlar! Rabbinize karşı sorumluluğunuzu hatırlayın. Dahası ne anne babanın çocuğuna, ne de çocuğun anne babasına hiç bir fayda sağlamayacağı bir günün dehşetinden sakının. Unutmayın ki Allah’ın va’di gerçekleşecektir. Şu halde bu dünya hayatı sizi asla ayartmasın; dahası aldatıcının hiç biri türü sizi Allah (hakkında) asılzı düşünceleri ile ) aldatmasın” (Lukman 31/33)

Burada ön yargı, inat, tassup gibi olumsuz şartlanmalarla gönül dünyası kirlenmemiş kişilere uyarılar yer alıyor.

Bunun bir benzeri Peygambere hitaben “de ki” tarzında geliyor: İnsanlara Allah’tan Hakikatin bilgisi gelmiştir. Bundan sonra dileyen inanıp ibadet eder, dileyen sapıklıkta kalır. İnanmanın da inkârın sonucu sahibine aittir. (Bkz: Yûnus 10/108)

Bir başka âyette “Ey İnsanlar!” denilerek kıyâmetin dehşeti hatırlatılarak insanların buna hazırlanmaları tenbih ediliyor. (Hacc 22/1)

Bir başkasında açık bir inzâr (uyarıp-korkutma) var:

Ey insanlar! İyi bilin ki Allah’ın va’di gerçekleşecektir. Şu halde dünya hayatı sizi ayartmasın. Dahası aldatıcının hiç bir türü sizi Allah (hakındaki asılsız düşünceleri) ile aldatmasın.” (Fatır 35/15. Bir benzeri: Fâtır 35/5)

7-Hatırlatma ve uyarı olarak

Bir âyette “Ey insanlar!” hitabından sonra Allah’ın Peygamberinin Hakikati getirdiği ve insanların kendi iyilikleri için buna inanmaları gerektiği söyleniyor. (Nisâ 4/170)

Âyetteki “O halde iyiliğiniz icin buna iman edin” ifadesi hem bir uyarıdır, hem de muazzam bir firsatı hatırlatmadır. Arkasından gelen cümle ise daha vurgulu: Kişi eğer kendi iyiliği için gelen bu gerçeğe sırtını dönerse, gereğini yapmazsa, inanılmaz kayıplara uğrayacağı gibi, Allah’a hiç bir şekilde zarar veremez.

Zaten O’nun, insanların yapacağı ibadetlere ihtiyacı yoktur. (Lukman 31/33) İnsana bu Hakikati gönderen işin boyutunu gayet iyi bilir. Hakikati göndermekteki hikmet O’na aittir.

Ey insanlar! Rabbinizden size hakikatin bir tezahürü geldi ve size aydınlatıcı bir ışık (nur) gönderdik.” (Nisa 4/174)

Bekara Sûresinin başında mü’minlerin, kafirlerin ve münafıkların bazı özellikleri anlatıldıktan sonra şöyle deniyor:

Ey insanlar! Sizi ve sizden önce yaşamış olanları yaratan Rabbinize kulluk edin ki O'na karşı sorumluluğunuzun bilincine varasınız.” (Bekara 2/21)

Bu âyet, Fâtiha’deki “Âlemlerin Rabbi” vasfının isbatına, “ancak sana ibadet ederiz” antlaşmasına, sonra da Bekara Sûresinin başındaki “müttakiler için bir doğru yoldur” fıkrasına uygundur. Kur'ân'ın tertibine göre bu âyet Allah’ın (cc) açık olarak ilk emrini içeriyor ki bu emir, İslâm binasının temel esası olan kulluk ve Allah’ı birleme (tevhid) ile başlıyor. 8

Bir âyette “Ey insanlar!” denilerek, yeryüzünde helâl ve temiz olan şeylerden yiyebilecekleri, ancak şeytanın ayartmalarına kanmamaları konusunda uyarılıyor. Zira şeytan insanlara kötülükleri ve çirkin işler yapmalarını öğütler. (Bekara 2/168-169)

8-Davet ve irşad, değer verme ve şereflendirme olarak

Bir âyette özellikle Allah’tan başkasına ibadet edenlere gayet yumuşak ve tatlı bir uslûpla hitap ediliyor:

Ey insanlar! (İşte) size bir misal veriliyor; onu dinleyin şimdi: sizin Allah'tan başka yalvarıp-yakardığınız bütün o (düzmece) varlıklar, hepsi bir araya gelseler dahî, bir sinek bile yaratamazlar (değil mi?); hatta bir sinek onlardan bir şey kapacak olsa, onu bile geri alamazlar! Başvurup isteyen de, başvurulan ve istenen de ne kadar güçsüz!...” (Hacc 22/73)

İnsanlara Allah’tan başkasına ibadet etmenin bâtıl bir davranış olduğu hatırlatıldıktan, öğüt ve uyarılardan sonra uydurma tanrılara tapanların durumu özlü bir şekilde ortaya konuluyor.

Bu temsili anlatımda, öncelikle muhataplar bir an için aklı muhakemeyi kısıtlayan ön yargılardan, tutsağı oldukları alışkanlıklardan sıyrılmaları, verilen örneği can kulağı ile dinleyip akletmeleri isteniyor.9

9-Doğru tasavvur inşa etmeye yönelik olarak

Eskiden beri ve günümüzde insanın rengine, etnik yapısına, ırk ve kabilesine, statü ve kültürüne dayalı asabiye (ırkçılık, haksız tarafgirlik) anlayışına karşı Kur’an insanlığa şöyle sesleniyor:

Ey insanlar! Bakın, Biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve sizi kavimler ve kabileler haline getirdik ki birbirinizi tanıyabilesiniz. Şüphesiz, Allah katında en üstün olanınız, O’ndan en çok korkup-sakınanızdır. Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdar olandır.” (Hucurât 49/13)

İnsanların hepsi bir anne babadan dünyaya gelirler. Biyolojik orijindeki bu eşitlik bütün insanlar icin geçerlidir ve insan onurundaki eşitliğe işaret eder.

Bu gerçek başka bir âyette şöyle dile getiriliyor:

Ey insanlar! Sizi bir tek can(lı)dan yaratan, ondan eşini var eden ve her ikisinden pek çok kadın ve erkek meydana getiren Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun...” (Nisâ 4/1)

Bunlar Allah’tan gelen ölçüdür ve değerlerdir. Kişi bu hakikatle tasavvurunu ve ahlâkını inşa edebilecektir.

1 İbni Manzur, Lisânu’l-Arab, 15/203-204

2 Maksudoğlu, M. Arapça Dilbilgisi, s: 279-281

3 Çelen, M. Arapça’da Edatlar, s: 245-247

4 Nidâ ile ilgili daha geniş bilgi için bakınız: Zamahşerî, el-Keşşaf, 1/95-96. Sarmış, İ. Arapça Dilbilgisi, s: 461-463

5 İslâmoğlu, M. Hayat Kitabı Kur’an, 1/ 416

6 İslâmoğlu, M. Hayat Kitabı Kur’an, 1/ 422

7 Esed, M. Kur’an Mesajı, 1/415

8 Elmalılı, H. Yazır, Tefsir (sad.), 1/232

9 Heyet, Kur’an Yolu (DİB), 4/38

 

e-mail
Yazarın diğer yazılarına Yazarlar bölümünde ulaşabilirsiniz.