Mucahid Yıldız


Venezuela'da olanlar ve bize düşen 01.02.2019

Geçtiğimiz günlerde medyanın çoğunluğunun öne çıkardığı konulardan biri elbette Venezuela oldu. Venezuela'nın başkenti Caracas. Berlin'e uçakla olan uzaklığı, google tarafından verilen bilgiye göre tam 13 saat 55 dakika. Washington'a ise 7 saat 10 dakika. Artık günümüzde bu uzaklıkların çok büyük önemi kalmadı. Belki askeri bakımdan önemli olabilir.


Venezuela'da olanlar medyadan takib edebildiğimiz kadarıyla, her yerde olduğu gibi yine güç kavgasından başka bir şey değil. Tabii ki bize düşen güçlüden yana olmak değil haklıdan yana olabilmektir. Kim haklı nasıl bilebiliriz? Ölçümüz Kur'an-ı Kerim ve Sünneti Seniyye'dir. Ümmetin icmaı ve Kıyası Fukaha da unutulmamalıdır. Zira tarihte birçok hadise tekerrür etmiştir. Çıkarılacak dersler çoktur. Ders çıkarmalı ve ibret alınmalıdır. Sonrasında haklı haksız çok bariz bir şekilde görülemiyorsa her kişinin kalbine kalmıştır vereceği hüküm.


Chaves'in 1998'de gerçekleştirdiği devrim sonrasında (Bolivar Devrimi) ülke daha çok sosyalizm taraflı bir görünüme girmiş ve ekonomisi de birçok alanda devletleştirilerek sosyalist bir yönetim biçimine sahip olmuştur.


Bazı yorumlarda paranın gücünü elinde bulunduran büyük ailelerden söz ediliyor. Ancak bendeniz para gücünü elinde bulunduranların ülkelerin yönetimlerinde söz sahibi olsalar dahi, halkın, herşeyden önce de Hakk'ın gücünü geçebilecekleri kanaatini taşımıyorum. Belki Hakk'ın ve haklıdan yana olan halkın gücü doğrultusundaki değişiklikleri gözönüne alan para gücü, buna göre taktik değiştiriyor olabilir.


Eğer Hakk'ın gücü galib gelmeseydi, Mekke dünyevi anlamda Peygamberimizden daha güçlü değil miydi, nasıl fethedildi? Endülüs medeniyetini kuran Müslümanlar, Avrupa'da hakim olan ve gücü elinde bulunduran Engizisyondan daha mı güçlüydü? Söğüt'te Osmanlı'yı kuran, amma Hakk'tan yana olan dünyevi güç, Bizans'dan daha mı güçlüydü? Bu soruların sayısını artırabiliriz.


2013'te Chaves daha 58 yaşında iken kanser hastalığına yakalanarak hayata gözlerini yumdu. Demokratik seçim sonrası, oyların yüzde 50,78'ini almayı başaran yeni başkanın adı Maduro.


2002 yılında Chaves tarafından bizzat George W. Bush'un sorumlu tutulduğu bir darbe girişimi ile yeni düzen değiştirilmek istendi. Fakat başarılı olmadı. Bu arada ekonomik baskıların yanı sıra siyasi birtakım oyunlarla da mevcut parlamento hükümete karşı seslerin yükseldiği bir meclise dönüştürüldü.


2017'de ülkenin en yüksek mahkemesi tarafından verilen bir kararla mevcut parlamento feshedilerek yeni bir parlamento seçimi yapıldı. Böylece yeni parlamento göreve başladı. 2018'te yapılan seçimlerle de Maduro yeniden başkanlığa seçildi.


Ancak muhalif grup yine bu seçimleri kabul etmedi. Bu arada bir askeri darbe girişimi daha yaşandı. Başarısız oldu ve sorumluları yakalandı. Darbe başarısız olunca bu sefer parlamento başkanı Guaido, Maduro'nun başkanlığının geçersiz olduğunu açıklayarak geçici başkanlığını ilan etti. Aradan dakikalar geçmeden ABD, Guaido'nun geçici başkanlığını resmen tanıdığını bildirdi.


Maduro'yu Çin, Rusya, İran, Meksika ve Türkiye destekliyor. Guaido'nun yanında ise ABD, AB ve diğer yandaşları yeralıyor. ABD askeri müdahale bile yapabileceğini belirterek Maduro'yu tehdit ediyor.


Durum özet olarak bundan ibaret. Artık kim haklıdır kim değildir, bunu kendi vicdanlarımıza soralım. Hakk'tan yana olmamız gerektiğini de elbette unutmayalım.

 

e-mail
Yazarın diğer yazılarına Yazarlar bölümünde ulaşabilirsiniz.