1 Ayetlerin Düsündürdükleri (Günümüz Cahiliyyesi)

2 Ondört Asir Sonra Rasulullah'i Anlamak (Medine'de Rasulullahin Hasimlari ve Dostlari)
3 Fikhi Birkaç Konu
 

 

Ayeterin Düsündürdükleri

 Ali Metin

"Andolsun ki, Allah, mü´minlere iclerinde kardeslerinden olanlara bir Peygamber göndermekle lütufta bulundu. Bu Peygamber onlara Allah´in ayetlerini okuyor, onlari arindiriyor, kendilerine kitap ve hikmeti ögretiyor. Oysa onlar daha önce acik bir sapiklik icinde idiler." Ali imran 164

"Seytanin kardesleri, dostlari azginlikta seytanlara yardakcilik ederler, sonra da ellerinden geleni yapmaya devam ederler." Araf 202

 Günümüz Cahiliyyesi

 Düsünce ve itikatta sapiklik.. Hayat anlayisinda sapiklik.. Gaye ve yönelislerde sapiklik.. Gelenek ve hayat tarzinda sapiklik.. Bu ayetlerin muhataplari okuma yazma bilmeyen cahillerdi. Akli olgunluga da erememislerdi. Herhangi bir konuda veya alanda evrensel bir degere sahip bilgi kaynaklari da yoktu.

O gün iclerinden bir kismi, kendilerine fitratla birlikte verilen akil dogrultusunda Peygamberi genis bir düsünceyle dinlemeleri sonucu yüce Allah onlari bir akideden kaynaklanan fitri, toplumsal ve sistemli bir metoda sahip kisiler kildi. Bu metod o zamanki insanlari cahiliyyeden kurtardigi gibi bu gün de bunca materyalist bilimsel gelismelere, sanayi ürünlerinin bolluguna, nefsi arzu ve isteklerin yüksekligine ragmen, itikadi, ahlaki ve toplumsal acidan eski cahiliyyenin bütün özelliklerini özünde barindiran günümüz modern cahiliyyeden, onun hayata iliskin gaye ve gelenek anlayislarina iliskin sapik düsüncelerinden bu defa da yine o metod ve sistem kurtaracaktir insaallah...

Kur´an´da onlarin önceki halleri net bir sekilde belirtiliyor: "...Oysa onlar daha önce acik bir sapiklik icindeydiler."

O gün bu ayete muhatap olan Araplar, gecmis hayatlarini hatirliyorlardi. Islam´in toplumda meydana getirdigi degisimin özü gözleri önündeydi. Hem o gün, hem bugün bu degisim Islam olmadan gerceklesmeyecegi ve insanlik tarihinde essiz bir degisim oldugu da bilinmektedir.

O günlerde cahiliyyenin ileri gelenleri egemenlikleri altinda bulundurduklari insanlara: "Bu Kur´an´i dinlemeyin ve onun etki gücünü kirmaya calisin, belki böylece üstün gelirsiniz." (Fussilet Suresi 26. ayet) diyorlardi. Onlar bizzat kendi iclerinde bu sistemin etkisini ve karsi konulmaz agirligini ve özelligini duyuyorlardi. Bu günün ileri gelenleri de insanlarin kalplerini hazirladiklari kütüphaneler ve asrin vebasi sayilabilecek medyasiyla uzaklastirmaya calisiyorlar. Ama bütün bu cabalara ragmen Islam yine de üstünlügünü sürdürecek insaallah.

Bu günkü modern cahiliyyede insanlar kendi kisisel, toplumsal ihtiyaclarini ve hayata iliskin gereksinimlerini bu sistemin disinda aramaktadirlar. Nitekim Arap cahiliyyesinde de insanlar Islam´in disinda, Kur´an´in disinda bir takim harikalar istiyorlardi. Arap cahiliyyesinde yasayan bu insanlarin basit cahiliyyeleri ve derin cehaletleri onlari bu hayret verici ilahi kitapta ifadesini bulan korkunc kainat tarikasini görmekten alikoydugu gibi arzu ve istekleri de, kisisel menfaatleri de onlari bu gercegi görmekten alikoyuyordu.

Su anki modern cahiliyyede yasayan insanlara gelince, bunlari da Kur´an´dan alikoyan Allah´in madde aleminde insanlara acmis oldugu beseri bilimlerin gururudur. Bugünkü beser hayatinin girift hale gelmesiyle komplekslerin, sistem ve organizelerin vermis oldugu simarikliktir. Bu sistemlerin ve organizelerin düzenleme ve organize plani acisindan daha da gelismesi ve olgunlasmasidir. Aslinda hayatin gelismesi, deneyimlerin birikimi, ihtiyaclarin yenilenmesi ve bu konularda hayatin gittikce giriftlesmesi gayet normaldir. Bütün bunlarin yanisira modern cahiliyye insaniyla Kur´an arasina gerilen büyük engellerden biri de yahudilerin ve hristiyanhaclilarin bu dine karsi baslatmis olduklari savas, ondört asirdan beri hic dinmeyen kinleridir.

Müslümanlari inanclari geregi yasamaktan alikoyma ve Kur´an´i insanlari dogrudan dogruya yönlendirmekten uzaklastirmaya yönelik cabalaridir. Cünkü yahudiler ve hristiyan haclilar uzun zaman ugrasmalari sonucu su neticeye varmislardir: "Bu dine sarilan müslümanlari ilk neslin bu kitaba sarildigi gibi ona sarildiklari müddetce maglup etmek mümkün degildir. Fakat Kur´an´in ayetlerine sirf musIki ve teganni (manasini anlamadan, güzel ses yarisi) yönünden deger verip, hayatlarini bütünüyle onun direktiflerinden uzak yasadiklari müddetce onlara egemen olmak kolay olacaktir..."

Aslinda bu israrla yürütülen igrenc, cirkin, pis ve alcakca bir hile ve tuzaktir. Ve bu hilenin en son ürünü bugün kendisine müslüman diyen insanlarin isledikleri tüm haramlarin mesru görülüp, alcak düzenler tarafindan yasallastirilan ahlaksal cöküntü icinde bocalayan sosyal hayattir. Onlar sosyal hayatlarinda bu dinin seriatini uygulamadiklari müddetce Kur´an´in istedigi müslümanlar olamazlar. Bu dinin etkilerini azaltmak, bu dini Kur´an´in disinda baska sekillerde tatbik etmek icin her yerde basvurulan diger calisma yöntemleri de bu alcakca oyunun ürünleridir.

Bu dinin temel kaynagi olan Kur´an bugün O´na iman edenler tarafindan bilinmemektedir. cünkü onlar Kur´ani Kerim´i sadece güzel sesle okunan, terennüm edilen dua ve tesbihlerden, Kurslarda ne icin öttügünü bilmeyen bülbüller yetistirmekten ibaret olarak bilmektedirler. Bu alcakca oyunun, katmerli cehaletin, sapik direktiflerin düsünceyi, kalbi ve realiteyi genis bir sekilde bozan igrenc ve bozgunculugun üzerinden asirlar gecmesiyle müslümanlar bu hale düsmüslerdir.

Önceki cahiliyye cesitli yöntemlerle insanlari bu Kur´an´dan uzaklastirmaya calismisti. Ayni sekilde bugünkü modern cahiliyye de kitleleri kendilerinin uydurduklari, yani yeni yorumlu Kur´anlarla(!!!) O´ndan uzaklastirmaya calismaktadirlar. Bunlar mikrop tasiyan virüsler gibidirler. Zamanin medyasi araciligiyla insanlari O´ndan uzaklastiriyorlar. Bütün bunlara ragmen bize kilavuzluk edip yol gösterecek ve bu virüslerden koruyacak olan yine, ilmi herseyi kapsayan Cenabi Allah´tan gelen ve kendisi hakkinda söyle buyurdugu Kur´an´dir:

"Bu mü´minler toplulugu icin Rabbiniz katindan gelen uyarici deliller, dogru yol kilavuzu ve rahmettir."

"O Kur´an ki, ortaya cikaran ve aydinlatan uyarici deliller, dogru yolu gösteren hidayet kaynagi ve rahmettir."

"Mü´minler icin" iste Kur´ani Kerim´de bu özelliklerin hepsini bulacak olanlar yine sadece mü´minlerdir. Vesselam.

Ondört Asir Sonra Rasulullah'i Anlamak

Yalçin Içyer

Medine´de Rasulullah´in Hasimlari ve Dostlari

"Bize sirati Mustakimi göster. Kendilerine nimet verdiklerinin yolu. Dall´da olanlarin ve kendilerine gadab ettiklerinin yoluna degil." K.K. 1/67

Fatiha suresi Rasulullah´in dostlari ve hasimlarina dair ip uclari veriyor. Bu ip uclari üc kelime ile anlasiliyor:

Dostlari: Sirati Mustakimi isteyenler

Hasimlari: 1-Dalalette olanlar 2-Gadaba ugrayanlar

Fatiha suresi Kur´ani mesajin bir özeti kabul edilir. Hatta Hicr suresinde gecen "Sebul Mesani tekrarlanan yedi" ifadesinin Fatiha suresine isaret ettigi kabul edilir. Bu konuda hadis de vardir. Ayeti celilenin manasi sudur: "Andolsun sana ikilerden yediyi ve bu büyük Kur´an´i verdik." K.K. 15/87

Ayrica Fatihanin yirmiye yakin isimleri de onu ip uclariyla genis seylere degindigini anlatiyor. Azad "Fatiha Tefsiri" adli eserini de söyle yazar. "Bu surenin muhtevasina bir göz atilacak olursa görülecektir ki, Kur´an´in diger ayetleri onun birikim halindeki özünün tefsirinden baska bir sey degildir veya söyle de diyebiliriz: O imanin temel meselelerini özetle ve inceden inceye Kur´an´in tüm bölümlerine yansitmistir."(1)

Rasulullah´in dostlarini ve hasimlarini anlatan bu üc baslik ayni zamanda herbir kesimin inanc yapisini da dile getiriyor. Kur´an´in tanittigi mutlu toplumlara ve saki toplumlara ait tüm ayetleri sözkonusu üc baslik altinda verebilirsiniz. Tefsirlerde her ne kadar "Dallin" ve "Magdub" icin hristiyanlar ve yahudiler denmis ise de ifadeler geneldir. Rasulullah´in tüm hasimlarini icine alir. Hatta sunu söyleyebiliriz ki bu ifadeler insanlik tarihini göz önüne getiriyor. Tarih boyunca "Rabbil Alemin´e kul olup O´nu hakki ile sena edenler" ve tarih boyunca O´nun gadabina ugrayanlar. Bunlardan birinci grup Rasullerin yaninda yer almislar. Onlarin mesajina iman etmisler. Onlarla birlikte cihad etmisler. Bunlari sure "Nimetlendirilenler" olarak tanitiyor. Baska bir yerde de söyle geciyor: "Nice Nebiler gecti ki, onlarla beraber cokca Rabbaniler yigitce vurustu. Allah (c.c.) yolunda baslarina gelen musibetlerden dolayi gevseklik veya zayiflik göstermediler. Miskinlik te yapmadilar. Allah (c.c.) sabredenleri sever." K.K. 3/46

Iste nimet budur. Allah´in (c.c.) sevmesi. Bundan daha güzel nimet olabilir mi?

Hasimlara gelince onlar dosdogru yoldan sapitmislar, böylece Allah´in gazabina ugramislar.

"Dall" gizlenmek, sapmak, dogru yolu bulamamak, kayip etmek anlamlarindadir. iste bu anlamlara gelen bir kelimeden türemis birinci hasimlar. "Gadaba ugramislar" surede baslibasina bir kesim olarak tanimlaniyor. Oysaki sapikligin neticesi, nimeti bilmenin, nankör olmanin neticesidir bu. "Gadab" kizmak, hiddetlenmek anlamlarina gelir. Sözlük anlamlari bile böyle korkunc iken bir de kavramlasmis hali düsünmek gerekir. Allah (c.c.) dalalette olanlari söyle tanimliyor. "Küfür edip, Allah yolunda alikoyanlar uzak bir sapiklikla saptilar..." K.K. 4/162 "Kim imanindan sonra Allah´a karsi küfre sapip da, küfre gögüs acarsa onlarin üzerinde Allah´tan bir gadab vardir." K.K. 16/106

Bu genel ayetlerin yaninda yahudilere ve hristiyanlara direkt isaret eden ayetler de vardir. Biz burada ifadeleri genel almayi tercih ediyoruz. cünkü sure geneldir.

Bakara suresinin hemen basinda bu üc basligin altina tefsir olabilecek ayetleri ard arda görüyoruz. iste birinci kesim.

1-Sirati Mustakimin üzerinde olanlar. Kimlerdir bunlar?

Onlar: Muttakilerdir. K.K. 2/2 Peki muttakiler kimdir?

"Onlar: Gayba iman edenlerdir,

Namaz kilanlardir,

Kendilerine verdigimiz riziktan infak edenlerdir,

Sana ve senden önce indirilene inananlardir.

Onlar ahirete de kesin iman ederler." K.K. 2/34

"Iste Rabblerinden Huda üzere olanlar onlardir. Ve iste kurtulusta olanlar onlardir." K.K. 2/5 Bir anlamiyla bunlar Mekke cile döneminin semeresidir. Yüce Nebi´yi biraz sonra tanimlayacak güruha karsi savunacak, O´nunla beraber olacak ve Rabbaniligin yeni rolünü oynayacaklar. Yaptiklari ahdi son nefese kadar götürecekler. Bu iyilerin tarihsel sünnetidir. Toplumlarda degismeyen sünnet. insanlar degistirmedikce degismeyen sünnet. Yeni kurulmus Medine site toplumunun muallimi, mücahidi, askeri, ustasi, iscisi olacak kesim. Onlar siyeri kavramlari ile "Ensar ve Muhacir"dir. Ayette Rasulullah´a (s.a.v.) hitaben "Sana inananlar" diyor. Yani senin risaletine ve bu risaletin tasidigi ahidlere ve ictimai yapisina iman edenler. Ve de bir gün bu hayati degistirip, yeni bir hayata baslarken hesap vereceklerine kesin inananlar.

Yakin iman. "Yakin gerceklesen sey, sabit olan, acikca ortaya cikan ve süphesiz olan." Onlar bu anlamda iman etmislerdi. ilerde böyle yakin imanin semeresini görecegiz. Bunlar bir avuc insan idi. Bunlar sözleri ve amelleri Kaf daginin tasiyamayacagi kadar cok olan, yasayan Kur´anlardi. Rasulullah´in yildizlar gibi dedigi topluluk. Bunlar Habil´i, Ashabi Kehf´i, havarileri temsil ediyorlardi. Bunlara Rasulullah´in (s.a.v.) dostlari diyoruz. Fetih suresinin son ayetinde anlatiliyor. 48/9

2-Rasulullah´in hasimlari da iki tip halinde veriliyor:

Kafirler: "Süphesiz o küfür edenleri uyarsan da uyarmasan da degismez, iman etmezler. Allah (c.c.) onlarin kalplerinin ve isitme duygularinin üzerine mühür vurmustur. Ve gözlerini de perdelemistir. Onlar icin büyük azap vardir." K.K. 2/6,7

Iste Fatiha suresinde dalalette olanlar olarak nitelendirilen güruh budur. Ta risaletin basindan beri yapilan cagrilara kulak tikamis ve cephe almislar. Nankörlük yapmislar. Rasulullah´a ve dostlarina akil almaz eziyetler, iskenceler ve sürgünler yasatmislar. Rasulullah (s.a.v.) ve dostlari bu ser taifesine karsi Medine site toplumunu savunmak ve ayakta tutmak mücadelesini verme durumunda idiler. Onlar Allah ve Rasulüne karsi hem kültürel, hem fiili savas ilan etmislerdi. Bu ayetlerde (2/2124) bunu acikca görmek mümkündür.

3-Rasulullah´in (s.a.v.) hasimlarinin ikincisi de 2/8´den 19. ayete kadar anlatilan iki yüzlü, sinsi, görünüsü ile ic dünyasi ayni olmayan münafik tiplerdir. Bu güruh diger güruhtan daha detayli anlatiliyor. Onun icin Fatihadaki "Gadablanmis" taifeye girmeleri daha büyük bir ihtimaldir. Ayetler onlari dört boyutu ile anlatiyor. Biz de bu güruhu cok iyi tanima durumundayiz. Ümmet, bu bukalemun gibi her araziye göre renk degisitiren ve o ortama ayak uyduran kaypak tiplerden cok cekti ve halen de cekmektedir. Sayet tanimazsa nice yillar cekecegi aciktir. Rasulullah´in ve dostlarinin basina bela olan bu tipleri daha detayli her boyutu ile tanimak üzere gelecek makalemize havale ediyorum.

Ancak sunu belirteyim ki aziz okuyucular, ilk kutlu dostlar dirilmedikce, hasim gruplar taninmayacaktir. O halde gelin bunun muhasebesini yapalim. Hasimlari karsimiza alip, onlara savas ilan etmeden, kendi kendimizi karsimiza alip ilk savasimizi kendimizle baslatalim. Muhasebe yapalim. Rasulullah´in (s.a.v.) dostlari ile bizlerin muhasebesi. Sirati Mustakim ve biz. Huda ve biz. Kitap ve biz. Rasul ve biz. Ahiret ve biz. Yirmibesinci ayetle müjdelenen "iman edip salih amel isleyen ve altindan irmaklar akan cennetlerle müjdelenenler" ve biz. Ne durumdayiz? Benzer yönlerimiz var mi? Hangi yönlerimiz farklidir? Erkam´in evi ve bizim evimiz? Akabe, hicret ve biz. Gelin kardesler önce bunu düsünelim. Siyerin Medinesine giris kapisi budur. Ne mutlu giren ve Sirati Mustakim´i bulanlara. Rabbim bizlere de nasip eyle!...

(1) Azad, Fatiha Suresi Tefsiri, Bir yay. No:17 Ter.: Orhan Bekim, S. 42

Fikhi Birkaç Konu

Halid Simsek

Cenaze olan bir eve birinci gün yemek götürüp, ev sakinleri ile birlikte yemek caizdir. Cünkü onlar o gün cenaze ile mesguldürler. O günden sonra böyle yapmak mekruhtur. Musibet günlerinde üc gün icinde ziyafet tertip eylemek mübah degildir. Sayet yapilirsa ondan yemekte bir sakinca yoktur. Cenaze sahiplerinin fakirler icin yemek vermeleri eger varisleri arasinda kücük sabi yoksa güzel bir sey olur.

Fetavayi Hindiyye C. 12, S. 84

Sarki, türkü ve calgi dinlemek ser´an caiz degildir,... hic kimse heva ve heveslerine göre görüs beyan edemez.

Avnul Mabud, C. 13, S. 270

Eslerden her birinin digerine karsi iyilik üzere bulunup hukukunu gözetmesi vaciptir. Her birinin kendine düsen vazifeyi kerahatsiz ve geciktirmesiz olarak yapmasi icma ile sabittir. Hanimin kocasinin ser´i isteklerine itaat etmesi vaciptir.

Mivanul-Kübra ter. C. 2, S. 549

Hariciler, tahkim olayindan sonra "Bey´at ancak Allah´adir. Hak yol, emri bilMa´ruf, Nehyi anil Münkerdir ve memleketin idaresi suradir" diyerek imamet ve Hilafeti inkar ederek sirf cumhuriyet yolunu secen bid´at ehli kisilerdir.

Kisasul Enbiya, C. 1, S. 572

Heva ve bid´at sahibi bir imamin heva ve bid´ati kendisini küfre götürmüyorsa imamligi caizdir. Eger küfre götürüyorsa caiz degildir. "Her iyinin ve fasIkin arkasinda namaz kilinir" sözü buna göre degerlendirilmelidir.

Fetevayi Hindiyye C. 1, S. 84

Kur´an ayetleri üzerinde cidal, tartisma, batil fikirlerini dogru gösterebilmek ve müslümanlari kandirabilmek icin, Kur´an´i kendi sapik düsüncelerine alet etmek küfürdür.

Süneni Ebi Davud ter. C. 5, S. 470

Erkek bosanma davasi acmadan ve karisini bosamada kadinin müracaati üzerine hakim bosasa, erkek kadinina talak vermedikten sonra kadin baskasi ile evlenemez.

Ibni Abidin, Fetavayi Hindiyye, Talak babi